İzmir'in "hakanı" kim olacak?
Yazar: Agah Agamemnon
Bugüne kadar hep konuşuldu:
"Şu Adalet ve Kalkınma Partisi'nde devlet protokolünün dışında ikinci bir protokol var..."
Bunu dile getirenler kamu kuruluşlarında "kadroların" ellerinden tek tek gidişlerini izleyen, ses çıkaramayan-çıkarmayan kamu görevlileri ya da parti içinde çenesi düşük isimlerin anlattıklarıydı.
Neler söyleniyordu başka:
"Bu partide bakanları arayıp iş emreden il başkanları var..."
"Bu güçlerini tarikat içindeki ağırlıklarından alıyorlar..."
Bu tarikat meselesi, değişmez gündem...
Ama tarikat hususunda sadece AKP'den değil, CHP'den de söz edilen bir dönem yaşıyoruz.
Hatta bir ara boynuz kulağı geçti; sadece CHP'nin tarikatlarla ilişkisi konuşuldu.
Peki AKP'de "tarikat protokolü" olarak yaşanan "protokol sorunu"; İzmir'de kendisini nasıl gösterecek?
CHP'nin bütün anketlerde "ezici üstünlük"le önde görünen Aziz Kocaoğlu gibi bir başkan adayı var.
Ve Kocaoğlu, kimilerince "tutuk" ve "hakimiyeti eksik" gibi yorumlanan görüntüsünü artık tarihe gömdü.
Gittiği her yerde "güven veren" ve "tek hakim" pozisyonunu halka en iyi şekilde sunuyor.
Aziz Kocaoğlu, bu durumunu kamuoyuna "iyi pazarlıyor"...
Ancak tek hakim Kocaoğlu'nun partisinde, ilçe belediye başkanlığı koltuklarından birisinde, bir bakan var...
Yılbaşı kutlamalarında beş yıldızlı oteller yerine "yoksul sofrası"nı seçtiğini basına geçtiği haber servislerinde, röportajlarında dile getiren; kolunda kırıklar olsa da eli yüzü düzgün ve yakışıklı mı yakışıklı bir aday var...
Peki bölge temsilciliğini yaptığı gazetede bile kendisine pek çok çalışanın "bakanım" diye seslendiği; CHP'nin şansı niteliğindeki bu aday şimdi ne yapacak?
Protokolde Aziz Bey'den önce mi gelecek, sonra mı?
Kendisine "başkanım" mı yoksa "bakanım" mı denmesini tercih edecek?
İzmir'e her değindiğinde, Aziz Bey'e her vesileyle yazılarında dokundurmayı alışkanlık haline getiren "o kadife sesli gazeteci"yi; ne yapacak?
"Mustafa" filminin galasına ev sahipliği yaptığı bu gazetecinin yeni projesi olduğu söylenen "Saidi Nursi Belgeseli"nin galası yine bu ilçe sınırlarında mı yapılır?
Bütün bunlar, AKP'dekine benzer bir protokol krizinin kapıda olduğunu gösteren sorular...
Bu sorulara yanıtları, 30 Mart'tan itibaren hep birlikte alacağız.
"Hakan" Türk Devletlerinde, hükümdarlara verilen ve en çok bilinen unvanlardan...
Seçimlerden sonra; İzmir'in "hakanı" Aziz Bey mi olacak, yoksa CHP'nin şansı yakışıklı mı yakışıklı, şair mi şair, doktor mu doktor, gazeteci mi gazeteci ve nihayet bakan mı bakan bu flaş aday mı?
Yaşanması muhtemel bu kriz, acaba İzmir'i bir sonraki seçimlere "sol kolu kırık" sokar mı; bir "yol kazası"nın eli kulağında mıdır?
Bu soruyu sormak için henüz erken; ama yine de şimdiden sormakta fayda var.