Zenginiz!.. Farkında değiliz!..
Yazar: Barış Kudar
Osmanlı döneminin meşhur devlet adamlarından Fuat Paşa'ya atfedilen anlamlı cümleleri bugünlerde tekrar okumak lazım... Yabancılarla sohbet esnasında, "Dünyanın en güçlü devleti hangi devlettir?" sorusuna Paşa, "Osmanlı. Çünkü asırlardır siz dışarıdan, biz içeriden bir türlü yıkamadık" cevabını vermiş.
Bu herkesin bildiği, ancak kendine kondurtamadığı anekdotun ne denli anlamlı olduğunu şu son günlerde yaşadıklarımız bizlere gösteriyor...
Bakınız bir "Varlık Barışı" diye adlandırılan yasa çıkarttık. Bu yasa ile ilgili olarak Hürriyet Yazarlarından Yalçın Doğan yaptığı değerlendirmede uygulamayı şöyle anlatıyor:
Senin paran var, kaynağını kimse sormuyor. Yasaya göre de kimse sormayacak. Bir koşul var. O da paranı Maliye'ye bildireceksin, "şu kadar param var" diyerek... Maliye o paradan vergi alacak ve seni unutacak. Sen sağ, maliye selamet. Ancak, paranı yurtdışından getiriyorsan, yüzde iki, paran yurtiçinde ise ve onu bildiriyorsan, yüzde beş vergi ödeyeceksin.
Dolar hızla artıyor, artışın, dünyadaki artışa ek olarak, bizimle ilgili nedeni bu yüzde üçlük fark. Son gün yurtdışından gelen para 13.5 milyar dolar. Hükümetin dışarıdan çekmek istediği paranın bir bölümü...
Adamlar yurtiçinde piyasadan dolar satın alıyor, daha önce bildirmediği parayı, dolar olarak dışarıya çıkartıyor. Aynı parayı bir hafta sonra içeriye getiriyor ve bu kez Maliye'ye bildiriyor.
İçeride iken bildirmiş olsa, ödeyeceği vergi yüzde beş, ama şimdi yüzde iki vergi ödüyor.
Bu işlemler hep dolarla yapılıyor. Ve dolar yükseliyor. Dünya ölçeğinde doların artış nedenine, bizdeki bu mekanizma ekleniyor.
13.5 milyar doları içeride gösterse, ödeyeceği vergi, yüzde beş üzerinden 675 milyon dolar, oysa şimdi yüzde ikiden vergi ödüyor, yani 270 milyon dolar.
Bu özel giriş-çıkışlar nedeniyle, dolar TL karşısında özel olarak artıyor.
Küresel krizin yaygınlaştığı bir dönemde en güvenilir, en mantıklı yatırım olarak gösterilen altında da fiyatlar sürekli artıyor... Artıyor da ne oluyor? Anadolu'daki yastık altındaki altınlar bir bir çıkıyor ve bozduruluyor. Sonra ne mi oluyor? Milliyet Gazetesi yazarlarından Güngör Uras bakın nasıl anlatıyor:
Son altı aydır Anadolu'dan İstanbul'a her gün 1 ton, 1.5 ton külçe altın geliyor. Bu külçe altınlar İstanbul'daki 2 rafineride birer kiloluk külçe altın haline getiriliyor. Bu külçe altını yerli, yabancı bankalar ve de kıymetli maden aracılığı yapan kurumlar satın alıyor. Yurtdışına gönderiyor. Karşılığında döviz geliyor.
Ekonomiden sorumlular, BaÅŸbakanımız, hükümetimiz, Merkez Bankası BaÅŸkanımız bu trafiÄŸi ya duymadı, bilmiyor. Ya da önemsemiyor.Â
Türkiye'de altına talep yok. Buna karşılık Anadolu'da yoğun altın satışı baskısı var. İşte bu nedenle Türkiye'de altın fiyatı dünya piyasalarının altında...
Gördüğünüz gibi o kadar zenginiz ki Maliye'nin kayıt altına alamadığı 13.5 milyar doları bile aklarken adamlara para kazandırıyoruz!..
"Teğet geçen" küresel kriz nedeniyle Anadolu'da halkımız yastık altındaki altınlarını satıyorlar. Hem de dünya piyasalarındaki fiyatların altında!..
Bundan kim kazanıyor bilin bakalım?..
Görüldüğü gibi krizi fırsata çevirenlerimizin sayısı da böylelikle her geçen gün artıyor!..
Tabi bu arada beyaz eşya dağıtılan halkımızın da sayısı da rekora koşuyor!..
Sonra da kalkıp "Bir kilo makarnaya oy verilir mi?" edebiyatı yapıyoruz...