Ölü iradeler üzerinden seçim kampanyaları
Yazar: Ercan Sever
Düşünsel ve irade dışı bazı ortak özelliklere vurgu yapılarak seçim hesapları kurgulanması Türkiye’de alışılageldik bir tarzdır. İnsan olmanın erdemlerinin ve fikri üretimin olmadığı bu kurgu bol sayıda feodal vurgu ile doludur. Demokrasiyi içselleştirme sorunu olan her toplumda olduğu gibi bize, ekmek, su kadar tanıdık bu tarz yaklaşımlara 29 Mart seçimleri öncesinde de sık rastlıyoruz.
Yıllar geçiyor ama birey iradesini yok sayan, blok zihin ve tercih pazarlayan sistem tıkır tıkır işliyor. Kim bilir, belki bu seçimlerde de blok ruhlar ve blok tercih pazarlamacıları galip gelecek. Umut etmeyiz ama blok zihinlerin ve pazarlayıcıların kazandığı yerde insanlık ve özgür birey iradesi kaybedecek.
Birey iradesi karşıtı bu pazarlamacılar ne mi yapıyorlar? Sıkı araştırmaya gerek yok, günlük gazetelere göz atın yeter. Alın size birkaç örnek;
"Aleviler'den.............. partisine oy yok"
"Aydınlılar’ın oyu..............li adaya"
"Göçmeler adayını seçti."
"Kürtler ..............'a oy vermeyecek"
Bunları söyleyenlerin emin olun kudretleri de sınırlı. Ama en azından konuştukları topluluklar adına incitici, yaralayıcı açıklamalar yapıyorlar. Nasıl bu cürete sahipler bilinmez, ama bugüne ait olmamaları gerektiği kesin.
Tepkisiz bırakılmamalı. Öncelikle adına konuştukları topluluklar sesini yükseltmeli. "Evet ben Aleviyim, evet ben Aydınlıyım ya da göçmenim. Ama sana ne oluyor da, benim adıma karar veriyor ve bunu nüfuzun için pazarlıyorsun?" demeliyiz, diyebilmeliyiz.
Bu seçimler ölü irade pazarlamacılarının son seçimleri olsun. Bundan sonraki ilk seçimlerde sadece emek, sanat, demokrasi, birey hakları başta olmak üzere birey ve elbette toplum merkezli kampanyalara tanık olmayı umuyoruz.