Karataş sonrası
Yazar: Ümit Yaldız
Kemal Karataş'ın başına gelenlerden sonra gözler Karataş sonrasına çevrildi. En büyük soru: Aday kim olacak?
Siyasi kulislerde öyle çok isim dolaşıyor ki...
Sedat Uzunbay, Hakan Tartan, Dilara Sürgü Ersözlü, İlknur Denizli, hatta eski İl Başkanı Alaattin Yüksel.
Muhsin Kurt ve Muzaffer Tunçağ'ı saymıyorum. Çünkü onlar baştan beri vardı.
Adı geçenlerden bir kaçıyla konuştum.
"Neden olmasın?" diyenler de oldu, konunun tamamen dışında olduğunu savunanlar da.
Alaattin Yüksel, Hakan Tartan, İlknur Denizli gibi isimler kendi iradeleri dışında bu sürece sokuşturulmuş durumda.
Konak'ta kimin aday olması gerektiğini bulmak için öncelikle Karataş'ın adaylık sürecini masaya yatırmak zorundayız. Birincisi, Karataş'ın Konak adaylığı tümüyle CHP Lideri Deniz Baykal'ın özel tercihiydi. 40 yıldır partiye emek veren ama siyaseten bir baltaya sap olamamış emektarına sahip çıkıyor, siyasette pek de olmadığı söylenen vefanın sadece İstanbul'da bir semt olmadığını gösteriyordu Baykal bu tercihle. Belki de iki yıldır bir dediğini iki etmeyen İl Başkanı'na siyaseten sahip çıkıyordu.
Ama aynı zamanda, kurultay korkusu nedeniyle, gelecekte ne yapacağını pek de kestiremediği Başkan Kocaoğlu'nun altını da örmek istiyordu.
Yani klasik bir Baykal politikasının farklı bir versiyonunu ortaya koyuyordu: "Zıt kutuplar oluştur...Onlar enerjilerini birbirleriyle didişerek harcasın. Ve kaydı hayat şartıyla genel başkan olarak kal."
Karataş sonrası Konak'ın dizaynında aynı politika güdülürse, yukarıda sayılan isimlerin büyük bölümü tek kalemde çiziği yer. Başta Alaattin Yüksel olmak üzere. Ama yeni politikanın bu olacağına ihtimal vermiyorum.
Adı geçenlerin tamamı bu sürecin yükünü kaldıracak güç ve nitelikte. Bundan hiç kuşkum yok. Ama bir de olaya farklı bir pencereden bakalım.
Seçime 1 ay 5 gün kalmış. CHP aday değişikliğine gidiyor. Yeni bir aday yeni bir kırılma demektir. Yani Karataş'tan önce açıklanan ve halen bu görevi bence çok da iyi götüren Ali Muzaffer Tunçağ en doğru isimdir.
Tunçağ bir anlamda denge adayıdır. Bu isme ne Başkan Aziz Kocaoğlu ses çıkarır ne de üst yönetim.
Çünkü Tunçağ bu güne kadar kimsenin adamı olmayı ne yazık ki başaramadı. Bunu başarsa zaten Konak adaylığını doğrudan koruyacaktı. Ama kötü işler de yapmadı. Konak'ın sahil bandında sevimli ve başarılı bulunuyor. Varoşlarda da sosyal projelerle var olan bir başkan.
Bence tüm bu dengeler üzerinden bu önemli görev Tunçağ'a verilecektir. Verilmelidir de.
Kadın adaylara gelince;
CHP'nin İzmir gibi modernliğin başkenti bir ilde CHP'nin 30 ilçede kadın aday göstermemesi büyük bir ayıp. Bu ayıbı Konak'ta düşmüş bir adayın yeriyle doldurmak biraz tamire kaçacaktır. Adı geçen iki kadın aday var. İlknur Denizli, Dilara Ersözlü... Baştan söyleyeyim. İkisi de bu önemli görevi göğüsleyebilecek nitelik ve kalitede. Ama CHP'nin Konak'ta kadınlara yönelik tamiratı ne kadar yerini bulacak?
Ersözlü'ye Kocaoğlu'nun "hayır" deme ihtimali var. Denizli'ye de Karataş ve üst yönetimin. Çünkü CHP üst yönetimi Kocaoğlu'nu İzmir'de çok da rahat ettirmek istemiyor.
Yoksa her iki adayın da adaylık sürecini kaldırmak, seçimi almak gibi bir sorunları olmaz.
***
Karataş'ın geleceğine gelirsek; bir süre Urla'da bahçe işleriyle ilgilenecek, ilk genel seçimde de liste başı olarak Ankara'ya gidecektir. Tabii ki Baykal'ın hayatta ve hala CHP genel başkanı olması şartıyla.
***
CHP Bornova Adayı Kamil Okyay Sındır hakkında Karataş benzeri iddialar ortaya atılıyor. Güya Prof. Dr. Sındır 1 Aralık'ta değil, 15 Aralık'ta istifa etmiş. Maaşını da tam almış.
Araştırdım.
Maaşını tam aldığı doğru...Ama istifa tarihi 1 Aralık.
Çünkü Ziraat Fakültesi'nden istifası devletin ilgili birimine 15 günde ulaşmamış Sındır'ın. Maaşını aldıktan bir süre sonra yarısını faiziyle birlikte geri ödemiş CHP adayı.
Belgeleri elinde. Ben gördüm. O nedenle birileri enerjilerini boşuna harcamasın. Bornova adayı Sındır'ın adaylığının önünde hiçbir engeli yok.