Karataş'ın düşüşü!
Yazar: Ümit Yaldız
CHP Konak adayı Kemal Karataş'ın adaylığı, ilçe seçim kurulu tarafından düşürüldü.
Sizin için sürpriz olmadı. Günler öncesinden bu yönde bir gelişmenin olabileceğini söylemiş, dün de hukuksal sürecin başladığını haber vermiştik. İl seçim kuruluna itiraz hakkı olmasına karşın, kararın kati olduğu, sonucun değişmeyeceği hatta genel merkezin Karataş'ın yerine koyacağı adayı tartışmaya başladığı konuşuluyor.
Muhtemel adayların başında Ali Muzaffer Tunçağ geliyor. Muhsin Kurt'un da adı geçmekle birlikte, İTO Meclis Başkanı Necip Kalkan, İZSİAD Başkanı İlknur Denizli ve İZFAŞ Eski Genel Müdürü Dilara Sürgü Ersözlü'nün de adı Karataş'ın yerine konuşulmaya başlandı bile.
***
Sürece yönelik birkaç tespitte bulunmakta yarar var. Öncelikle Kemal Karataş'ın başına gelenlere üzüldüğümü belirtmeliyim. Karataş'ın Konak adaylığını hiç onaylamadım.
Bir koltukta iki karpuzu taşımasını CHP'deki moda tabirle "etik" bulmadım. Yasal zaten değildi. Ama 4 kez il başkanlığı yapmış 62 yaşındaki tecrübenin arkasında belge bırakmasına ise şaşırmadım desem yalan olur. Hem de üç belge birden...
Ama başına gelenlere insani açıdan üzüldüm doğrusu. Kendinizi Karataş'ın yerine koyun. Şimdiden Konak belediye başkanı muamelesi görmeye başlamışsınız, partiye 40 yılınızı vermiş, 4 kez il başkanlığına getirilmiş, seçilmiş ama bugüne kadar siyaseten bir baltaya sap olamamışsınız.
Tam "hedefe ulaştım" derken, bir de bakmışsınız adaylığınız düşmüş.
Yani suyun başına kadar gelip, susuz geri dönmüşsünüz.
***
Olayın "etik" yani ahlaki boyutuna gelirsek... Konak adayı olan parti içi rakiplerinize karşı bulunduğunuz koltuğun gücüyle hareket etmekte bir sakınca görmemişsiniz.
Yasal olarak da siyasi partiler ve seçim yasasını ihlal etmişsiniz. En azından rakipleriniz "editörial" (reklam haber) adı altında seslerini duyurmaya çalışırken siz "İl başkanı" olarak bedavaya konuşmuşsunuz.
Peki bu noktaya nasıl gelindi? Siz de havada bir operasyon kokusu var mı? Baykal'ın prensi bu hale nasıl düşürüldü?
İhmal mi var yoksa kasıt mı? CHP için Baykal için Karataş'ın 30 Kasım'da istifasını alıp aday ilan etmek çok mu zordu. Yoksa tüm bu süreç planlı bir senaryonun adım adım işletilmesinden mi ibaretti.
Benim teorim Genel Sekreter Önder Sav'a çıkıyor.
Karataş'ı günahı kadar bile sevmediği bilinen Sav'ın, Karataş'ı hem istifa ettirip hem ettirmeyerek, arafta bırakarak, sürecin birinci sorumlusu olduğu söylenebilir. Ama bu ihmalden çok planlı bir "kenara koyma" harekâtı gibi duruyor bence. Ne dersiniz?
***
Dava sürecini resmen işleten isim Zikri Dursun. Gültepeli Dursun, Selçuk Ayhan yönetiminin il sekreteri ve 22 Temmuz seçimini İl Başkan Vekili sıfatıyla götüren isimdi. Karataş atandığında görevden alınmaya karşı da hukuksal süreci işletmiş hatta polis ve icra memuruyla görevi kısa süreliğine de olsa devralmıştı. Sürecin avukatı Eski Vekil, keskin muhalif Sabri Ergül. Bir dönem Karataş'ın da avukatı olan Ergül, ironik bir şekilde bugün İzmir'deki muhalif yapının da akıl hocası.
***
Yeniden Karataş'a dönelim;
Deniz Baykal'ın 60'lık prensi... Aziz Başkan'ın iki yıllık belalısı... Partili belediye başkanına AKP'den daha fazla muhalefet eden bir il başkanı, garip "proceler" açıklayan "gizli" bir aday. Siyaset yazarı olarak benim verdiğim not 10 üzerinden en fazla 2.
Ama iki yıldır böyle bir il başkanını İzmir'in başında tutan iradeye verdiğim not ise 10 üzerinden en fazla 1. İki yıldır İzmir'in başında tuttukları yetmiyormuş gibi İzmir'in en önemli ilçelerinden birine seçim kaybetme riskini de alarak aday yapmaları puanlarını "sıfıra" düşürüyor hatta. Karataş'ın düşüşünü belki 50 kişiyle yüz yüze ya da telefonla değerlendirdik. Dikkatimi çeken en önemli nokta, "Vah vah, yazık" diyen olmadığı gibi herkesin bu olaya sevinmesi, hatta kimilerinin "adak" bile adamasıydı. Peki bu kin, nefret neden? Bir adamdan bu kadar mı hazzetmez kamuoyu...
O, kamuoyunda ne zaman bitti biliyor musunuz?
Hani dört ay kadar önce, koltuk değnekleriyle genel başkanını takip etmeye çalışan Aziz Başkan'ı, Efes Oteli'ndeki toplantı salonuna aldırmayıp, üstüne pişkin pişkin açıklamalar yaptı ya. İşte Karataş'ı kamuoyunda yerle yeksan eden olay budur.
‘Düşene vurulmaz” derler. Ama “Kendi düşen aÄŸlamaz” da derler. Duruma uygun kelimeyi siz bulun artık.
Not 1: Karataş'ın düşüşüyle bazı adaylar da yetim kaldı.
Not 2: Çeşitli senaryolar var. Konak'ta CHP'nin "Kadın aday" eksikliğini giderebileceği konuşuluyor. Aziz Başkan'ın danışmanı İlknur Denizli ile 2004'ün ilk Konak adayı Dilara Ersözlü'nün adı bu anlamda öne çıkıyor. Hatta, Ersözlü için DSP Konak adayı Erdal İzgi'nin de feragat edebileceği kaydediliyor.
*1 Aralık'ta Büyükşehir'e istifasını veren İlknur Denizli'nin de aday olmak için hiçbir engeli yok. Karataş gibi gizli, kapaklı değil, alenen istifasını vermişti İZSİAD Başkanı...
Not 3: Karataş'ın aday olamasa bile adayı belirleyebileceği de konuşuluyor. Keşke, Dr. Merih Şan iki yıl taşıdığı Karataş'a isyan etmek için biraz sabretseydi.