Nasıl Yapmalı?
Yazar: Mustafa Kirman
Nikolay Gavriloviç Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?" adlı kitabını sanırım pek çok insan bilir. Çarlık Rusyası'nda sansürden kurtulamayan, o dönemlerin insanı nasıl kirlettiğini açığa çıkaran ve "yeni insan"ın nasıl olması gerektiğini anlatan bir yapıt. Kaç zamandır yer yer raftan "Nasıl Yapmalı?"yı indirip, yıllar önce kah altını çizerek kah tüm paragrafı işaretleyerek okuduğum sayfalara geri dönüyorum.
Neden böyle bir ihtiyaç duyduğumu paylaşmak istiyorum sizlerle. 2002 yılı ve AKP iktidarı ile birlikte "Sadaka Ekonomisi" şaha kalktı. Üretmeyen, üretimden dışlanan toplumun geniş kesimleri Fak Fuk Fon çuvallarına mahkum hale getirildi. Hele ki önümüzdeki 29 Mart yerel seçimleri ile AKP'nin Sadaka Ekonomisi "açılım" üzerine "açılım" yaptı. Kömürle, bulgurla, şekerle, unla, soba ve borularıyla devam eden Sadaka Ekonomisi, önce Tunceli'de tavan yaptı; beyaz eşya ve çek-yat'lara dönüştü. Sosyal devlet AKP ile birlikte insanların karşısına başka bir biçimde çıktı. AKP yandaşları "ne var bunda, insanlar aç mı kalsın?" derken, liberal beyler de bıyık altından gülerek "Merak etmeyin bizim halkımız işini bilir, öyle hemen kanmaz" ahkamı kesiyorlar. Belli ki, daha fazla avanta beklemek hayli mubah bu beylere göre!
Zaten bunun tohumları da 80'lerle birlikte atılmadı mı; 1987 genel seçiminde 1989 yerel seçiminde; o dönemlerde ulusal bir gazetenin İzmir bürosunda çalışıyordum. Liberalizmi dört eğilim içinde buluşturan bir parti, gecekondu mahallelerinde kapaksız düdüklü tencereler dağıtıyordu. Dağıttığı banknotların yarısını veriyor, yarısını ise sandıktan çıkan sonuca göre vereceğini anlatarak oy topluyordu. Bugünün AKP'si ile o günün dört eğilimli liberalleri arasında çok büyük fark yok. Bugünün AKP'si o günkü efendilerini fersah fersah geçerek; bugünün uygulamalarına imza atıyorlar. O gün de talan ve yolsuzluk mubah görülüyordu, bugün de... O günlerde hayali ihracata göz yumularak sermaye biriktiriliyordu bugün de arsa rantlarıyla yapılıyor, yeni yeni zenginler türetiliyor. O dönemde "prensler" vardı bugün damatlar, dünürler ve de olmazsa olmaz evlatlar...
Aradan geçen zamana bakalım: Türkiye çağ atladı, üretmeden tüketen bir toplum oldu. Ne ile? Pek çok iktisatçıya göre 100 milyar dolarlık kayıtdışı ekonomisi ile. Elde avuçtakiler birer birer satılırken ülke yine borç batağında, uluslararası finans kuruluşlarının kapısında. Gelir dağılımında ne değişti? Makasın giderek açılmasından başka hiçbir şey... Cari açığa, borç faizlerine hiç girmeyeceğim. Bir diğer kesim adına her geçen gün bozulan sınıfsal yapının sosyal sonuçlarına da değinmeyeceğim. Bize "cambaza bak" derken yürüttükleri başka mücadelelerin arenası Ergenekon'a da...
Hepsini bir yana koyup, Çernişevski'nin eserinde anlattığı "kirletilmiş" artık hep "kirli" kabul edilen insana dair; çok ciddi biçimde oturup sorgulamanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Düne kadar sahip olduğu onurlu insanın yerine onursuzlaştırılan insana dair "Nasıl Yapmalı?" sorusuna öncelikle kendimizden, kendi çevremizden başlayarak yanıt aramak zorundayız. Ne çarşafa dolananlardan ne de AKP ile açılım yarışına girenlerden hayır var. Yeniden sınıf bilinci yüksek bir oluşumun etrafında biraraya gelerek, dayatılan yoksulluğa ve onursuzluğa hayır demenin günlerinden geçiyoruz. Yine Çernişevski'ye dönerek bağlamak gerekirse; Nasıl Yapmalı'nın ortalarda çok az görünen ama hep doğruyu ve olması gerekeni temsil eden Rahmetov karakterine bir kez daha bakalım. Nasıl Yapmalı'nın diğer kahramanları Vera, Arkadi, Kirsanov, Lopuhov ve diğerlerinin karşısında Rahmetov insana giden yolun ipuçlarını bırakır. Ve bizler kendi bilincimizde yer alan ama; uzun süredir beynimize, yüreğimize gömdüğümüz Rahmetov yanlarımızı artık gün yüzüne çıkarmalıyız; bunu tarihsel sorumluluğumuz için yapmak zorundayız en başta. Yoksa, on yıllardır en vahşi biçimde yoksulluğa mahkum edilenlerin vebali üzerimizde olacak. Ece Ayhan ile koymak istiyorum noktayı:
"Hepimiz uzaktaki büyük suçun yakındaki küçük ortaklarıyız"
Meraklısına Not: Çernişevski'nin eserinin orijinal adı "Ne Yapmalı?"dır. Lenin'in eseriyle karışmasın diye Türkçe'ye çevrilirken "Nasıl Yapmalı?" olarak değiştirildi.