İyice "dağıttılar"... 2009-02-16 00:00:00
Yazar: Dilek Karaçayır
Temmuz'da yerel seçimlerin yapılacağı Meksika'nın başkenti Mexico City'nin Belediye Başkanı Mercelo Ebrard, 60 yaş üzeri erkeklere belediye kliniklerinden Viagra dağıtılacağını açıklamış. Ve bu icraat ülkeyi karıştırmış.
Verilmiş sadakamız varmış. İyi ki Mexico City'de yaşamıyoruz, değil mi? Türkiye'de yapılan seçim kampanyalarında şimdilik böyle bir uygulama yok. Gerek de yok kanımca. Neden mi? Çünkü, zaten hemen hemen her gün altı yaşındaki çocuğa tecavüz, seksen yaşındaki nineye taciz haberlerini okuyoruz. Düşünsenize bir de böyle bir güzellik yapıp bizim adayların "Belediye kliniğine gelin, size bedava viagra verelim" dediklerini...
Bizimkiler Başkan Mercelo Ebrard'dan daha mantıklı şeyler dağıtıyor Allah'ıma şükürler olsun. Buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın gibi.
Eee... ihtiyaç tabi. Beyaz eşya dağıtılan o yerlerde fişi takmak için elektrik, bulaşık makinesi için su, çamaşır makinesi için deterjan alacak para, fırında kek pişirecek un var mı evde bilmiyorum ama bunları dağıtmayı düşünen, o kadarını da düşünmüştür herhalde. "Bu çamaşır makinesi bizden size hediye, içinde kirli çamaşırlarımız da var, zahmet olacak ama bizi bi paklayıverin sevabına"... Yüksek Seçim Kurulu da homurdanıyor ordan "Seçim öncesi dağıtılamaz" diye... Ohoo... Olayı büyüttünüz de büyüttünüz ama. Yardım ediyor işte insanlar. Verseler bi dert vermeseler bi dert. Tam bu yardım kampanyası seçim öncesine gelmişmiş de, bunlar oy toplamak içinmişmiş de... Buldunuz da bunuyorsunuz artık. Çıkarmayın canım siz de sesinizi... Biraz Yumoş, biraz Ace, biraz güçlü formüllü Arial halleder her şeyi. Biraz sabun, biraz deterjan neleri temizlemiyor ki... Bakın Kemal Karataş bile sabun dağıttı. Yıkayıp ellerimizdeki kiri, rahatladık hepimiz.
Antidepresan da dağıtın
Seçim kampanyası vaatleri adayların hayal gücüyle sınırlı.
Biraz kafayı çalıştırmak ve hayal dünyasına dalmak lazım. Yani büyük düşünmek lazım.
Eğer gerçekçiysen, ayakları yere basan projeler üretiyorsan vay haline... Yandı gülüm keten helva, gitti güzelim oylar. Yok çünkü; hayalperest değilsen seçmenin gözünde böcek kadar değerin yok. Zorlamak lazım hayal gücünü... Mesela Orhan Veli'den feyiz alacaksın, o İstanbul'u düşünedursun, sen İzmir'i düşüneceksin gözlerin kapalı...
Ne geliyor gözünün önüne? Konak Meydanı. Ne o öyle küçücük bir meydan. Öyle meydan mı olurmuş. Boz yenisini yap. Geniş, daha geniş düşün. Genişlet meydanı... Kaldır Saat Kulesi'ni oradan, götür başka yere dik. Zaten ne o öyle tam meydanın orta yerinde. Kaç kişi başını kaldırıp o saate bakıyor di mi ama. Herkesin kolunda, cep telefonunda saat var zaten. Hatta başka yere de dikme. İzmir için tamamen gereksiz bir ayrıntı bu kule. Bunu hallettik.
Şimdi sıra körfezde. Yap bir uçtan bir uca köprü. Ver trafiği Karşıyaka'ya... Konak da rahatlasın, Alsancak da... Hayal gücümü seveyim, bu da tamam.
Gel biraz bu taraflara... Sırada ne var; kenti yeme pardon yenileme projesi. Çocuk oyuncağı.
Yeşildere'ye biraz hareket lazım. Karşıdan baktığında 7 şiddetinde deprem olmuş da AKUT bile girememiş gibi duruyor evcikler yazık. Bi el at... Mesela gondol falan getir Yeşildere'ye tek sorunları oydu, sevinsin insancıklar. Seçildiğinde belediyende bir de "Gitarist yetiştirme kursu" açarsın, gondolla gezintiye çıkanlara bir iki şarkı tıngırdatırlar, süper romantik olur.
Adaylara özel not: Mexico City'nin belediye başkanına hırs yapıp da "Ben bunu nasıl düşünemedim? Bak elin gavuruna nasıl da tam 12'den vurmuş ha" demenize gerek yok. Boşverin onu bunu. Siz bize bi güzellik yapın ve şu seçim sürecine kadar vatandaşa birkaç kutu antidepresan dağıtın. Daha makbule geçecek inanın bana. Biz de iyice "dağıttık' çünkü.