‘Stand-up’çılar halt etmiş...
Yazar: Dilek Karaçayır
"Rakiplerini geride bırakarak 'aday' seçilen kişilerin; yaptıkları toplantılarda verdikleri sözler, ettikleri vaatler neler acaba?" diye düşünüp gazeteleri şöyle bir taradım. İçime su serpildi valla. Müjdeyi size ben vermiş olayım hadi; hemen hemen tüm adayların ortak söylemi şu: "İzmir marka şehir olacak"
Ne güzel değil mi? Gözlerime inanamadım ve haberi en az üç kere okudum.
"Niye şimdiye kadar kıyısından köşesinden bir şeyler yapmadınız, bu vaatler oy toplama uğruna değil mi?" falan gibi gereksiz (!) sorular da getirmedim aklıma. Ben koltuklara talip olanlardan daha iyi düşünecek değilim ya, vardır bir bildikleri insanların, onun için bekliyorlardır seçildikten sonra bir şeyler yapmayı... Bana laf düşmez.
Bitmedi, dahası da var.
Eğer; ev toplantılarında, kahvelerde, derneklerde, esnaf ziyaretlerinde söyledikleri doğruysa, her şey çok güzel olacak. "İzmircek kurtulduk" demektir bu. İşte size yüreğini kürsü tepelerinde vatandaşa açan adayların söylemlerinden bir kaçı:
"Bizim önceliğimiz sizlersiniz"
"Yarım kalan hizmetleri ilk bir ayda bitireceğiz"
"Her taraf yeşillik olacak"
"Spor komplekslerinde gençlerimiz uyuşturucudan uzak kalacak"
"Su, hava temiz olacak"
"Hiçbir evde işsiz kalmayacak"
"Hastane yaptıracağım"
"Üniversite kenti olacağız"
"Büyük gökdelenler tam bizim ilçeye göre..."
"Kadınlarımıza istihdam yaratacağız"
"Kadın dayanışma merkezleri açacağız"
"Meslek eğitim kurslarını her semte açacağız"
"Benim ilçem İzmir’in gözdesi olacak"
"Hedefim halkımın mutluluğu"
"İlçemin ulaşım ve altyapı sorunu çözeceğim"
"Metroyu otogara götüreceğim"
"Yoksulluğa son vereceğim"
"Engelliler bizim canımız, ciğerimiz"
Şöyle sakin kafayla bir düşünün; bu sözler her ilçede belediye başkan adayı tarafından veriliyor. Bu söylediklerini, vaatlerini yakın zamanda seçim beyannamelerine de yazacaklar. İçimiz daha bi rahatlayacak. Güvenimiz perçinlenecek. Siz de benim gibi yapın; sakın aklınıza "Eee... mevcut başkanlar da bu sözleri vermişlerdi seçilmeden önce, niye hizmetlerimiz hala eksik? Niye engellimiz hala evden dışarıya çıkamıyor? Niye işsizlikten kırılıyoruz? Niye sosyal güvencemiz yok diye çocuğumuza ilaç alamıyoruz? Niye 5 dilim ekmeği 75 kuruşa alıyoruz? Niye kendimizi güvende hissetmiyoruz? Niye duraklarda otobüs bekleyeceğiz diye ömür tüketiyoruz? Niye ucuza çalışıyoruz?" falan diye sorular getirmeyin. Her şey düzelecek. Adaylarımız pırıl pırıl, sözler ışıl ışıl, vaatler 100 mumluk ampul gibi göz alıyor. Sabırlı olun; biraz daha sıkın dişinizi, 30 Mart sabahı uyanınca ortalık bayram yerine dönecek. Ben adayların yalancısıyım.
On kapağa bir oy
Adaylar arasında çok zekice atışmalar da yaşanıyor bir yandan. "Bu da sana kapak olsun" tarzındaki kelime oyunları saz aşıklarını aratmıyor.
Stand up izler gibi onları izlemeye bayılıyorum. Şöyle demiş adayın biri: "İzmir CHP’nin kalesi değil, olsa olsa kartondan kulesi olur" Bu kapaktan dolayı oy toplar mı bilmiyorum ama eğlenceli geliyor. Mesela, 'İstemezük" diye meydanlarda çırpınan vatandaşa rağmen seçilen bir adayımız üzerinde partisinin logosu ve kendi fotoğrafı bulunan sabun kesecikleri dağıttı geçtiğimiz gün. "Onları temizleyeceğiz" mesajı da vardı ekte. Bekliyorum şimdi; yarın öbür gün o sabuna da bir yanıt gelecek birilerinden; "Ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler" tarzında bir karşılıktan sonra verecek yanıtını. Sonra bir diğeri diğerine atıfta bulunacak, diğeri berikine...
Çok güzel geçiyor seçim süreci.
Sizi bilmem ama ben bu 'stand up’lardan müthiş keyif alıyorum.