İşsiz...
Yazar: Erdal İzgi
Karanlık çöktü mü acı başlar.
Her saniye, bir asır gibidir.
Gecenin sessizliği, kulaklarda çan çaldırır.
Önce çın, çın... Sonra dan dan, dun...
Günün ışığını, aydınlığını beklersiniz.
Gözünüzü açtığınızda ağızda acı bir tat, gözlerde yanma vardır.
"Bugün de aynı geçecek" diye düşünürsünüz.
Eğer bir tanıdığa rasgelirseniz, şamar gibi inecektir:
"Ne yapıyorsun?"
“İşsizim..."
***
İşsizlik psikolojisi böyledir.
Yarına bakamazsınız,
Bugünün sıkıntısını yaşarsınız.,
Dünü yargılarsınız.
Gücü harcayamamanın, parasızlığın, eline bakanlara bir şey getirememenin çaresizliği içinizi yer, çürütür.
Kendinizi bırakır, dünyaya hatta Yaradan'a kızarsınız.
İçsel sıkıntı her nefeste artar, arttıkça batar
***
İşsiz.
Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştı.
Geçen yıldan bu yıla 385 bin kişi arttı.
Kentlerde yüzde 12.8, köyde bile yüzde 7.2 oldu.
En kötüsü, genç nüfusta yüzde 21.5'a ulaştı.
***
Türkiye İstatistik Kurumu işsiz tanımı:
Yüzde 56,4 lise altı eğitimli.
Yüzde 28 bir yıldan fazla iş arıyor.
Yüzde 29,7 sinin iş umudu "eş-dost",
Yüzde 84,1'i daha önce bir işte çalışmış.
***
Ve her geçen gün yeni birilerine;
Sabah olmuyor, gece bitmiyor.
Umutsuzluk, karamsarlığı körüklüyor.
Ağızdaki acılık küf tadına, gözdeki yanma volkana dönüşüyor.
Kim ne derse batıyor, beynine saplanıyor.
“Ben kimim, neyim, ne olacağım?”
İşsiz...