Hem suçlu, hem güçlü
Yazar: Ümit Yaldız
Geçen yaz boyunca İzmir'i arsenikli su bunalımına sokan AKP'nin Mart 2009'a yönelik seçim stratejisi Başbakan'ın İzmir turuyla, su yüzüne çıktı.
Su yüzüne çıkan bu kez suyun kendisiydi.
Başbakan Erdoğan'ın Halkapınar ve Karşıyaka Arena'daki konuşmalarında sık sık İzmir'deki susuzluk sorununa (?) vurgu yaptı. Ve en az 10 kez "İzmir susuzluğa mahkum edilemez" cümlesini kullandı.
Sayın Başbakan "İzmir'in fethi" meselesini o kadar kafasına takmış ki, sorunun adını bile koymaktan acizdi doğrusu. Aklı hala 1994 İstanbul yerel seçimlerinde gibiydi. Ve 15 yıl önce kurduğu "İstanbul susuzluğa mahkum edilemez" cümlesini tekrarlıyordu sıklıkla.
Sadece Ä°stanbul yerine Ä°zmir'i koyarak tabii ki...
Ama şundan eminim ki, "susuzluk" cümlesini özellikle kullanıyordu Sayın Başbakan.
Arsenik kelimesini ise sadece bir iki yerde kullandı Sayın Başbakan.
***
AKP İzmir'de yaşanan sorunun adını Susuzluk olarak koymuş olabilir. Danışmanları tarafından yanlış bilgilendirmiş olabilir. Ya da bir ülkenin başbakanı gibi değil de adeta bir partinin İzmir adayı konuşmuş olabilir.
Ama 1994'ün İstanbul'unda olduğu gibi İzmir'de yaşanan sorunun adı "Susuzluk" değildir Sayın Başbakan. Ve Erdoğan'ın konuşması ne yazık ki bir ülkenin başbakanına yakışmamıştır.
Şöyle ki;
Öncelikle İzmir'de 15 yıl öncesinin İstanbul'undaki gibi tencere tavalı susuzluk eylemleri yapılmamış, belediye tankerleriyle sokaklarda aylarca su dağıtılmamış (Aydın Şengül'ün tanker şovu dışında), musluklardan lağım akmamış, iki yılı aşkın yağmur olmayan, barajları kuruma noktasına gelen İzmir'deki su kesintisi 3-5 günü geçmemiştir.
Hal böyle iken bu "susuzluk" meselesi de nereden çıktı?
AKP'nin en önemli seçim silahı...
Peki tutar mı?
Sorun sanal olduğuna göre bu stratejide suya yazılan yazı silinip gidecektir.
Çünkü; İzmir'de bir sorun varsa adı AKP tarafından pompalanan suni bir arsenik sorunuydu.
2008 başlarına kadar İzmir'in suyu dünya standartlarında en kaliteli içme sularından biriydi. Çünkü suyun içindeki kabul edilebilir arsenik miktarı litrede 50 mikrogramdı. İzmir'in suyundaki arsenik sadece üç ilçede 25-35 arası ölçülmüş, bir çok ilçede bu değer sıfıra yakın çıkmıştı.
Melih Gökçek, bakanlar ve AKP'nin rütbeli isimleri tarafından büyütülmüş sanal bir sorundu arsenik. Buraya dikkat. Sadece İzmir'de değil Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a göre 12 ilde yaşanan bir sorundu.
İzmir dışındaki illerin hangileri olduğunu aylar sonra CHP'li vekillerin soru önergeleriyle açıkladı hükümet. Yani Başbakan'a göre CHP'li yönetim İzmir'i susuzluğa ya da arsenikli suya mahkum ettiyse, diğer 11 ilin tamamını da AKP'li başkanlar arseniğe mahkum etmişti. Sayın Başbakan hafta sonu İzmir'de diğer 11 ilden bahsetmeyi yine unuttu. Ya da "susuzluk" kelimesini seçtiğinden de anlaşılacağı üzere özellikle bahsetmedi.
Ve dönelim Sayın Başbakan'ın ballandıra ballandıra anlattığı İzmir yatırımlarına;
Adnan Menderes Hava Limanı Dış Hatlar Terminali, Çevre Yolu, Beydağ Barajı, Manisa Yolu, Universiade 2005, Aliağa-Menderes Raylı Sistem Projesi'ne olan katkı vs...
Sayın Başbakan, AKP'nin İzmir'e verdiklerini ballandıra ballandıra anlattı... Ve Ankara İzmir'e üvey evlat muamelesi yapıyor diyenleri ise kınadı.
AKP hükümetine İzmir'e yaptıkları için teşekkür ediyorum. Öncelikle bir İzmirli olarak.
Peki Sayın Başbakan AKP hükümetinin İzmir'den aldıklarından da biraz söz etsek mi acaba?
Örneğin her yıl 10 katrilyonluk vergiden...
Türkiye'nin vergisini en düzenli ödeyen kenti İzmir. Yaklaşık 85-90 oranında ödeme yüzdesiyle.
6 yıllık AKP iktidarında İzmir'in genel bütçeye katkısı Başbakan'ın deyimiyle 70 katrilyon...
Peki aldıkları bu miktarından neresinde? İşte İzmir'de yanıtı aranan soru bu.
Ne veriyoruz, ne alıyoruz.
Ve Melih Gökçek'in iftarında Başbakan'ın oruçlu ağzını İzmir'in suyuyla bozup, "Ben baraj yapacağım, sen hava atacaksın, yok öyle" şeklindeki itirafı bizlere "üvey evlat" muamelesini düşündürmüştür.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, "AKP'yi seçerseniz, hizmete doyarsınız" şeklindeki sözleri bizlere üvey evlat muamelesi gördüğümüz düşündürmektedir.
Yani Sayın Başbakan, konuşuyorsunuz ama boş konuşuyorsunuz.
Sayın Başbakan, sizin de sıklıkla kullandığınız sokağın diliyle söyleyelim. Hayvan terlidir. İzmir'in bu boş laflara karnı toktur. Halk siyaset kokan bu sözleri yememektedir.
Hadi diyelim ki İzmir'de Sayın Erdoğan'ın işaret buyurdukları gibi ciddi bir içme suyu sorunu var. Bir ülkenin başbakanı böylesi bir sorunda belediye başkanından daha fazla sorumlu değil midir?
Hele ki bu sorun 4 milyonluk İzmir'de, en az 4 milyon insanın daha yaşadığı 11 AKP'li ilde de yaşanıyorsa.
Zaten sorun da bu.
Suçlunun güçlü olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Sanal bir sorun yarat, sorunu siyaseten pompala, sonra da kullan.
Not: Sonraki yazı: AKP adayları ne yapar ne yapamaz... CHP'den kimler aday gösterilmeli?