Güven erozyonu...
Yazar: Barış Kudar
Ekonomi denince akla öncelikle kurallar ya da piyasa oluşumları yerine "Güven" geldiğini bilmeyen yoktur...
Güven yoksa ekonominin çarkları çok zor döner ve ne kural kalır ne piyasa oluşumu...
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan Tüketici Güven Endeksi'ne göre; 2008 yılı başında yüzde 93.89 olan güven endeksi yıl sonunda yüzde 69.90'a inmiş bulunuyor!..
Endekse göre gelecek dönem için öngörülen Otomobil satın alma ihtimali, Dayanıklı tüketim malı satın alma, Konut satın alma ya da inşa ettirme ihtimali konularında da düşüşler yaşanacağı vurgulanıyor...
;"Güven"in nasıl sarsıldığı devletin resmi rakamlarına yansıması böyle...
Tüketici adıyla devletin resmi rakamlarına yansıyan halkımızın küresel kriz karşısında nasıl yalnız bırakıldığı da ortadadır.
Bakınız, Türkiye'ye 25-30-35 yıl hizmet vermiş ve emekli olmuşlara devletimizin maaş artışı yüzde 4 oldu...
İşsiz sayısı her geçen gün artan rakamlarla karşımıza çıkmaktadır. Ekonomi yazarlarının içinde en çok okunanlardan biri olan Güngör Uras, dünkü Milliyet Gazetesi'nde işsizlik konusunu irdelemiş... Ve Türkiye İş Kurumu'nun verilerine dayanarak verdiği rakamları ele almış... İş arayanların sayısının 1 milyon 147 bin 363 kişiye tırmandığını anımsatan Uras, Ocak ayında İŞKUR'a 30 bin kişinin başvurduğunu vurgulayarak, "Talep uyanmadan, üretim başlamadan işsizlere yeni iş imkânı yaratmak imkansız. Ama bu demek değil ki işini kaybedenleri sokakta bırakacağız. İnsan olana, bu duruma çare üretmek yaraşır. İşsizleri aç ve muhtaç bırakmamak sosyal sorumluluk ve insanlık gereğidir..."; diyor.
İşsizlik Sigortası Fonu'nda toplamam paranın 38 milyar TL olduğuna dikkat çeken Uras, "Bugüne kadar herkesin gözü bu fonda idi. Bu fondaki paraları nasıl ele geçiririz yarışı vardı... Şimdi insanlarımız işsiz ve işsizler açken, biz bu fonu kullanmayıp da ne zaman kullanacağız? Fondaki paraları işsizlerden saklayarak, kimin cebine aktaracağız?
İşten çıkarmaları frenlemek, kriz döneminde insanları işsiz bırakmamak, her ay ücretlerini alabilmelerini sağlamak için değişik formüller var. Öneriler var. Bunları değerlendirmek zorundayız"; uyarısını yapıyor...
Sağduyulu her insanın bu önerilere kayıtsız kalmaması gerekiyor...
Ancak ne var ki, bugüne değin kağıt üzerindeki rakamlara dayanarak toz pembe bir tablo çizen hükümetin, küresel krizi algılayış biçimini ve halkımızın "Güven Endeksi"ne baktığımızda bu önerileri göz önünde bulundurması konusunda şüphelerimiz çok yoğun!..
Önümüzdeki 29 Mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesi piyasanın çalışmalar(!) nedeniyle hareketleneceği beklentisi yaygındır. Ancak bu beklent,i halkımızın beklediği güven ortamını yaratacak mıdır? İşte o belirsizdir...
Ey benim güzel halkım...
Senin oyunu isterken güven vermek için bin bir takla atan...
Her türlü promosyonu (Kömür, gıda, altın) vermeye hazır olan...
Seçildikten sonra seni unutmak için bir gün bile kaybetmeyen...
Politikacılara ne zaman sana güvenmemeyi öğreteceksin?..