Taha aday ol...
Yazar: Ümit Yaldız
İlkokula siyah önlükle gidildiği yıllarda, bugünkünün tersine okuma yazmaya "Ali gel" fişiyle başlardık.
Ali gel, Ali topu at, KoÅŸ Ali koÅŸ...
Varsa Ali, yoksa Ali yıllarıydı...
Her fırsatta "İzmir'i mutlaka istiyorum" diyen Sayın Başbakan'ın 2004'ün adayı, UNIVERSIADE 2005 İcra Kurulu Başkanı ve İzmir Milletvekili Taha Aksoy'u "İzmir'in adayı" olarak ilan ettiğinde bu fişler film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Taha aday ol.
Taha UNIVERSIADE'ın başına geç.
Taha TBMM'ye gel.
Veeee...
Taha Ä°zmir'i al.
Varsa Taha, yoksa Taha...
Temcit pilavı gibi... Isıt ısıt ye.
***
Taha Aksoy iyi tanıdığım ve de sevdiğim bir siyasetçidir. Siyasete 2003'te iş dünyasından yatay geçiş yapmış ODTÜ mezunu, Erzurumlu bir memur ailenin çocuğu, 1. TBMM'de vekillik yapmış bir dedenin torunu...
Aksoy'un sevdiğim yanı mütevaziliğidir. Görev adamlığıdır.
Ama aday gösterilmesine üzüldüm.
Çünkü İzmir'de Taha Aksoy'la bile seçim hayal.
***
AKP'nin 2002'deki yüzde 17'lik oyunu Ahmet Piriştina'ya rağmen yüzde 33'lere çıkaran Aksoy'du. Hani derler ya; "Galip sayılır bu yolda mağlup olanlar" diye...
Aksoy seçimi kaybetmiş ama siyasette yolu açılmıştı. UNIVERSIADE'yi Büyükşehir Belediyesi'nden devralan hükümet İcra Kurulu Başkanlığına O'nu getirdi.
Yaklaşık 400 trilyonluk bütçeyi emrine sundu. UNIVERSIADE için gönüllü 10 bin İzmirli gençle tanıştırdı.
İl başkanlığı söz konusu olunca yine onun adı geçti.
Listelerin paylaşılamayan adamıydı. Başbakan'ın talimatıyla Kerem Ali Sürekli'nin listesinden istifa edip Ali Aşlık'ın listesinde yer aldı.
2007 seçimlerinin de favori milletvekili adayı yine O'ydu.
2009'a gelindi, koskoca iktidar partisinin İzmir'in önüne sürdüğü isim yine Taha Aksoy oldu.
İl Başkanı'nın, TBMM Başkanı'nın, Başbakan'ın, Melih Gökçek'in, "İzmir için çok sürpriz bir adayımız var" türünden sözlerinden yine bizim Taha çıktı.
Yani Taha Aksoy'un adaylığı bir sürpriz oldu ki, sormayın... (!)
***
Aksoy tercihi gösterdi ki AKP'nin İzmir'deki aday bunalımı kaleme aldığımızdan daha büyükmüş. Başbakan Erdoğan'ın adeta zoraki olarak açıkladığı Aksoy tercihiyle bilinen iki önemli ilkesinden de taviz vermiş oldu.
Neydi bu ilkeler?
Partide resmi bir görevi bulunan isimleri yerel seçimde aday yapmama ve seçim kaybetmiş bir isimle yola devam etmeme ilkesi...
Bu da gösteriyor ki AKP İzmir'de gerçekten aday bulamadı.
Kulislerde kimler konuşulmadı ki...
Ertuğrul Günay'ından, Mahmut Özgener'ine hatta Işılay Saygın'ına varıncaya kadar onlarca isim.
Şapkadan yine bizim Taha çıktı.
İyi bir görev adamı olduğunu ispatlayan Aksoy'un kaderi bu. 2004'te Burhan Özfatura'nın son gece ortadan kaybolmasıyla Konak'tan Büyükşehir'e çekilmişti, şimdi de adaysızlığın dayanılmaz hafifliğine kurban edildi.
Başbakan Erzurumlu Taha Aksoy tercihiyle, her fırsatta sırtlarını sıvazladığı Rumeli göçmenleri ve vitrine koyduğu sosyal demokratları da umursamamış oldu.
***
Peki Başbakan ilkelerini çiğneme pahasına neden Aksoy'u aday yaptı?
Güçlü bir özgeçmişi olduğu için mi? Örneğin ODTÜ mezunu, önemli şirketlerin bugünkü modern tabirle CEO'luğu...
Yoksa kamuoyu yoklamalarında görüldüğü, teşkilatın adayı olduğu için mi? Aday bulamadığı için mi? İzmir için baştan havlu attığı için mi?
Anketlerde görülen Cemil Şeboy'un ani bir manevra ile Buca'ya döndüğü için mi?
Yoksa da İzmir'de hala Cumhurbaşkanı Gül'ün borusu öttüğü için mi?
Belki hepsi belki de hiçbiri...
Devam edecek...
Not : Bir önceki yazıdaki Ali Aslan haberiyle ilgili yorumda bıçağı biraz derine kaçırmışız. Zaten benim yorumum haberi yapan dostlarımızla ilgili değildi. Onların gazeteciliğinden zerre kadar kuşku duymadım. Duymam da. Bana o senaryoyu düşündürten, kendini "büyük patronun hemşehrisi hatta akrabası" olarak tanımlayanlardı. Zamanlamayı da dikkate alarak "Bu işte bir patron kokusu var"ı düşündürttü.
Haberin yapılış şeklini detaylarıyla öğrendim. Ortada senaryo yok. Tesadüf var.