Talat bizi oyalıyor
Yazar: Zeynel KozanoÄŸlu
Kıbrıs'ta neler olup bittiğini izliyor muyuz? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Talat ile Güney Rum kesimimin başındaki kişi bilmem kaçıncı kez görüşüyorlar. Bunlar neyin pazarlığını yapıyorlar? Ve bizi niye oyalıyorlar?
Bizim ne istediğimiz belli. Kırk yıldır akılcı bir çözümün peşindeyiz. Onlar da bunu biliyor. Biz onların neyin peşinde olduğunu biliyoruz. Bunu bildiğimizi de onlar biliyor. Ortada görüşülen bir konunun bilinmeyen yanları kalmamışsa, iki tarafın yetkilileri ne üzerinde on beş yirmi kez bir araya gelerek kafa yorarlar.
Ben iyiden iyiye huylanmaya başladım. Bunlar toplantı yapıyoruz, diye bir odaya kapanıyorlar. Geçmişten gelecekten bir iki sohbetten sonra ya tavla oynuyorlar ya da film filan izliyorlar. Sonra da gözleri yorulduğunda dışarı çıkıp gazetecilere laf ediyorlar.
"Bir iki pürüzü daha aştık. Ama, henüz yolun yarısına gelmedik."
Ve biliyor musunuz, bunlar gerçekten iki toplumun geleceği konusunu görüşüyorlarsa, rahatlıkla iddia edebilirim ki, yanlıştan başladılar. Hiç bir zaman üzerinde anlaşamayacakları birkaç "madde" var, onları sonraya bıraktılar.
Bunu bir örnekle anlatmaya çalışacağım. Diyelim ki, ikisi geniş bir sofrada yandaşlarıyla birlikte bir yemek yeme hazırlığı içindedirler. Şimdi görüşüyorlar. Görüşmeye nereden başladılar. Sofraya ne tip kaşık koyalım? Yarım yumalak mı, yuvarlak mı? Sonra tuzluklar sofranın neresinde dursun? Daha sonra sofraya su ve bardak koyacağız da, bardakları doldurarak mı koyalım, boş mu koyalım?
Efendiler, bunları geçin... Sizin asıl konuşacağınız ve öncelikle üzerinde anlaşacağınız tek konu var: Sofraya baş yemek olarak ne getireceksiniz? Biriniz diyor ki, kuzu kızartma... Diğeriniz diyor ki, domuz haşlama... Eee, ne olacak şimdi?
Diyelim ki, seksen pürüzü ortadan kaldırdınız. Şimdi ne yapacaksınız?
Ben 1978 yılında Kıbrıs'a gittim. Orada yakınlarımız var. Bir haftadan fazla kaldım. Girne altı bin beş yüz nüfuslu bir kasaba idi. Önceki yıl Kıbrıs'a yeniden gittim. Girne'nin nüfusu altmış iki bin beş yüz olmuş. Bu nüfus nereden geldi?
Şimdi Kıbrıs'ın Rum tarafı diyor ki, "Kıbrıs çıkarmasından sonra Ada'ya gelen Türkiye Türkleri'nin tamamı adadan çıkacak." Talat bunu bize duyurmuyor. Adada yaşanan komediden de bizim hiç bir zaman haberimiz olmuyor.
Kuzeyde yaşayan Kıbrıs Türkleri kimi zaman istediklerinde güneye geçebiliyorlar. Rumlar insanların doğum yerine bakıyorlar. Kişi Kıbrıs dışında doğmuşsa onu topraklarına almıyorlar. Bu arada Kıbrıs'ta Balıkesir adında bir köyümüz var. Bu nedenle bizim Balıkesir ilimiz topraklarında doğmuş kim gelirse gelsin, onları alıyorlar. Rum'un aklı yeryüzünde birden fazla Balıkesir olabileceğine yetmiyor mu ne?
Evet, önlerinde asıl sorun dağ gibi dururken Talat ile öteki çer çöple uğraşıyorlar.
Ve Rumlar'ın bu isteğine karşı biz önlem alıyor muyuz? Bir karşı söylem geliştiriyor muyuz? Biz Kıbrıs'ı aldığımızdan bu yana adaya o kadar nüfusumuz gitti de, Kıbrıs'ın güney kesimine Yunan'dan ya da başka bir yerden hiç bir Rum gelmedi mi?
Umarım bu konularda hazırlık yapıyorlardır da, bizim haberimiz olmuyordur.
Yoksa, halimiz Ermeni soykırımı olayına dönecek. Bu kadar haklı olduğumuz bir davada sustuk, sustuk, sustuk. Dünya Ermeni soykırımını kabul ettikten sonra gür sesimizle ortaya çıktık. Şimdi yırtınıyoruz.
Ama düşünen başlar bize bizim bir şarkımızla sesleniyorlar:
"Daha önceleri nereledeydiniz?"