Baykal eğleniyor
Yazar: Ümit Yaldız
İki dudak demokrasisinin hakim olduğu güzel ülkemde, genel başkanların eğlence sezonu dün itibariyle resmen açıldı. Yani aday adaylığı başvuruları, adaylık istifaları...
Genel başkanlar için sancılı dönem, kuşkusuz kurultay ve kongrelerdir. Üyesini ve delegesini kendi seçmesine rağmen, delegasyonu ikna etmek zorundadır. Bu süreçte bazı tavizler de vermek durumundadır. Çoğu zaman verir de.
İzmir kongresi öncesi Baykal'ın 4-5 ilçe başkanıyla 4 saat süren liste pazarlığı buna en sıcak örnek.
Ancak aynı delege, aday adayına dönüştüğünde (ki bir çoğu dönüştü) genel başkanın iki dudağından çıkacak en küçük bir söze hatta minik bir gülümsemeye, umut ışığına muhtaçtır. Ve lider odaklı sistemde genel başkanlar, aday adayıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynarlar.
Her partide olan aşağı yukarı budur.
***
Böyle bir girişin ardından CHP Lideri Deniz Baykal'ın hafta sonu yaptığı İzmir ziyaretine derinlemesine bir bakalım.
Öncelikle Baykal'ın İzmir'e aday adayı Aziz Kocaoğlu'nun açılışı için gelmesi bile başlı başına mesajdır. Her ne kadar Avrupa'nın en büyük Doğal Yaşam Parkı da olsa nihayetinde hayvanat bahçesinin büyütülmüş halidir..
Alanda toplanan ya da kimilerine göre toparlanan on binlerce vatandaşın "açıkla" baskısıyla karşılaşmış ve de bir ara boş bulunup "Adayımız Aziz Kocaoğlu" deme noktasına geldiyse de, karşısındaki bazı aday adaylarının yüzündeki morarmadan da etkilenip ani bir manevra ile lafı değiştirmeyi bilmiştir.
Baykal'ın ne kadar usta siyasetçi olduğunu anlatmaya gerek yok.
Peki, CHP Lideri 30 Kasım Pazar günü Sasalı Doğal Yaşam Parkı açılışında Aziz Kocaoğlu'nun adaylığını açıklayabilir miydi?
Bence açıklayamazdı. Neden?
1- Öncelikle CHP Lideri'nin İzmir'in adayından önce düşünmesi gereken 15 Aralık'taki Tüzük Kurultayı var. Genel Sekreteri Önder Sav'la ciddi bir kapışma beklentisinin hakim olduğu belki de salonda dik duruşlu 125 delegenin imzasıyla seçim maddesinin bile konulma ihtimali bulunan bir kurultay.
Böylesi bir süreçte, İzmir gibi delegasyon itibariyle "Sav'ın kalesi" kabul edilen kentte, Sav yapısıyla çok da uyumlu olduğu söylenemeyecek bir ismin adaylığı, seçim maddesi için en az 40-45 delegenin oyunu garantiye almakla eşdeğerdir.
Çünkü Sav'ın İzmir ekibi Kocaoğlu'nun adaylığı halinde kendi adaylıklarının suya düşeceğinin farkına varıp, Baykal'a karşı kurultay öncesi bilenebilir. Yani Baykal, tüzük kurultayına kadar İzmir'deki delegasyonun adaylık beklentilerini en üst düzeyde tutmak zorunda.
Baykal gibi kurt siyasetçi, önündeki kapana girmez. Zaten girmedi de.
2- Baykal gibi bir siyasetçi anketlere göre önde olduğu hatta "Türkiye'deki tek kalesi kabul edilen" bir Büyükşehir'de adayını erken açıklayıp, aday adayı noktasındaki bazı önemli isimleri pasif direnişe itmez, hatta rakibe kaptırmak istemez. Kocaoğlu'nu açıkladığı takdirde AKP'nin potansiyel CHP adaylarına kanca atma ihtimali ortadadır. Hatta aralarından birini aday bile yapabilirler.
3- İzmir gibi kentte adayını erken açıklayıp, rakibin aday profilini belirlemesine izin vermez. Ve de kendi adayı için erken başlatılacak yıpratma kampanyalarına izin vermez. İzmir'deki büyük satrançta maça geriden başlayacak olan AKP, CHP'nin adayına göre aday bulmaya çalışacaktır.
4- Görev süresi boyunca karnını bir çok kez ağrıtmış bir belediye başkanını Baykal gibi bir siyasetçi bir çırpıda açıklamaz. Baykal, Kocaoğlu'nun adaylığını eninde sonunda açıklayacak olsa da 4 yıllık karın ağrısının intikamını alıp, burnunu iyice sürtecektir.
5- İzmir'de özellikle arsenik arıtması devreye girmeden, büyük projelerden bazıları bitmeden CHP Lideri aday maday açıklamaz.
6- CHP Lideri, kendi yaptırdığı anketlerde de Sasalı'daki gibi Kocaoğlu gerçeğiyle karşılaşırsa gönülsüz de olsa "Kocaoğlu ile yola devam" Aralık sonunda Adnan Saygun Kültür Merkezi açılışında bu konuda "yeşil ışık" yakabilirler. Ama kesin açıklamanın yasal sürenin sonlarına doğru yapılacağına inanıyorum.
Havalimanındaki "Önümüzdeki dönem İzmir'in başkanı şöyle olmalı" gibi sözlerine gelince;
Bunu söylerken sağa sola göz kırpsa da Aziz Kocaoğlu'nun paçalarını sinirli şekilde temizletmeyi başarmış ve de süreçte ne kadar eğlendiğini, kendine has gülümsemesiyle de fazlasıyla ortaya koymuştur.
Not 1: Aziz Kocaoğlu'nun iki yıldır danışmanlığını yürüten ve halkla ilişkiler konusunda belediyenin tıkanmış damarlarına by-pass yapan İZSİAD Başkanı İlknur Denizli'nin istifası ilginç geldi bana.
Nedense de Piriştina-Erdal İzgi birlikteliğini düşündürttü.
Aktif siyaseti düne kadar düşünmediğini bildiğim Denizli, "Kriz ve resmen başlayan siyasal süreci" istifasına gerekçe olarak ortaya koysa da, Kocaoğlu'nun adaylığı halinde İlknur Hanım'ı bir yerlerde başkan adayı olarak görmemiz kaçınılmaz gibi geliyor bana.
10 Kasım'da 20 bin kişiyi Halkapınar Spor Salonu'na toplayan, birkaç gün önce de ekonominin devleriyle İzmir'de önemli bir zirve yapan Denizli'nin adı İzmir'in bazı ilçeleri için geçmeye başladı bile.
Not 2: CHP Bornova eski İlçe Başkanı Kerim Özer, dün itibariyle mühendis kadrosunda bulunduğu Büyükşehir Belediyesi'nden ayrıldı. Bayraklı adayları için bu kötü haberdi.
Not 3: CHP'de istifacılar kervanına katılan Çiğli İlçe Başkanı Ayhan Güneş'e Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'den tam destek geldiğini öğrendim. Baykal'ın en dibindeki isimden gelen bu destek Güneş'i Çiğli'de bir adım öne çıkarıyor.
Not 4: Sav ekibinin ilçe başkanlarından üçünün istifacılar kervanına katılması, yönetimlerin önemli ölçüde boşalması ilginç. Sıtkı Kürüm'ün bu üçlü arasında şanslı olduğunu düşünüyorum.
Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen'in neden istifa etmediğini de ayrıca merak ediyorum. Sakın birileri kulağına, "Sakın istifa etme, aday falan değilsin. İlçe başkanlığından bari olma mı?" dedi acaba?