Yuh!..
Yazar: Mustafa Kirman
Bir süredir "türbana ve çarşafa dolanan CHP"yi konuşuyorlar. Katılım törenlerinde simsiyah çarşafa bürünmüş kadına CHP rozetini takan CHP lideri Deniz Baykal kimilerinden övgü kimilerinden sövgü alıyor. "İkna odacılar" ateş püskürüyor, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ise Baykal'ın girişimlerini "sevindirici" buluyor. CHP bir adım daha ileri gidiyor ve cemaatlerle –AKP'ye küsen cemaatlerle- ilişki kuracağını açıklıyor. CHp lideri ise tüm eleştirilere karşı, asıl laikliğin bu olduğundan dem vuruyor.
Bu satırların yazarı "asıl laiklik" - "sahte laiklik" tartışmasının ötesine bakmakta yarar görüyor ve "yuh!.." diyor... Buradaki başka bir yapaylığa dikkat çekmek istiyor. Niye "yuh!.." diyor; koltuk merakına, uzatmaları oynamaya, güç hırsına, bir-iki kurultay daha geçirme derdine, ilkelere ihanete... İlkesizliğe, bukalemun tavrına, rol çalma çabalarına, akıllı parti binasında biraz daha oturma hırsına, salıdan salıya "Cuma hutbesi" verme alışkanlığına, siyahla beyaz arasındaki farktan ziyade grileşerek varolmaya çalışmaya ve de en kötüsü hızla kirlettiği ve kirlettiği için ödüllendirilen beyaz nedeniyle "Yuh!.." diyor.
Olan bitenleri izlerken, August Bebel aklıma geliyor; Alman sosyal demokratların kurucusu. Bebel: "Kadınlarınız yoldaşınız olmadığı sürece, siz erkekler zincirlerinizi kıramayacaksınız" Aleksandra Kollontai geliyor aklıma; "Toplumsal Gelişmede Kadının Konumu" Bitmedi; Nina Popova geliyor...
Kadını çarşafa, türbana sokan zihniyetle; bunun ekonomik temelleri ile mücadele etmek yerine; kendisi çarşafa dolanan zihniyetin zavallılığı geliyor aklıma. "Neden örtünmek zorunda bırakılıyorsun?" sorusuna yanıt arayıp, bunu teşhir etmek yerine; türbana dolananlar geliyor aklıma. Kadını özgürleştirmeden insanın özgürleşmesinin yolunu açmaktan aciz olan; zaten insanı özgürleştirmekten yıllardır geri duran bu zihniyetin zavallılığı geliyor aklıma. Yine Bebel düşüyor aklıma:
"Üst sınıflardaki insanların aşağı sınıfları küçümsediği gibi, erkekler bir cinsiyet bütünü oluşturup kadına aynı şekilde bakar. Erkeklerin çoğu kadını bir kar ve zevk aracı olarak görür. Kadını kendileriyle eşit görmek tüm bu önyargılarına ters düşer. Eşitlikten söz edip, insan ırkının yarısını bunun dışında tutmak ne saçmalıktır!"
Neden? Niye? Nasıl..? Bu soruları sormak yerine çarşafa rozet takanların pragmatist yaklaşımı düşünüyorum. Çarşafa prim yaptırırken, toplumun tümünü; kadınıyla, kızıyla, erkeğiyle hepsini; onu çarşaflara, takkelere, sarıklara mahkum eden zihniyet ile aynı yere düştüğünü nasıl da görmezden geliyor? Ne uğruna? Birkaç oy!..
Bu zihniyeti Sosyalist Enternasyonel'den atması için AKP'nin kulis yapmasına gerek yok; bu gidişle kendileri her türlü zemini hazırlıyorlar. Necmettin Erbakan, Refahyol döneminde Başbakanlık'ta sarıklı-cübbeli tiplere iftar verdi diye eleştirenler; şimdi çıkıp da CHP'nin katılım toplantılarına baksınlar! Erbakan bu konuda daha samimi gelmiyor mu size?
Ne CHP'yi anlamak gibi bir gayretkeşlik içindeyim ne de "ikna odacılar"ı savunma derdindeyim. Tek derdim; birkaç oy uğruna; bir süreliğine daha koltukta oturma uğruna, bir iki belediyeyi sağlama alma gayretiyle hareket edenlerin türbana-çarşafa dolanırken; nasıl umutları yerle bir ettiğini göstermek. AKP iktidarının şansı da buradan geçiyor işte... Hep hayıflandım; yalnızlaşıyoruz; yalnızlaştıkta umutsuzluğumuz artıyor. Birileri bu değirmene koltuk uğruna su taşımaya devam ediyor, yaralarımızı, yalnızlıklarımızı dağlıyor. Meydanlarda Kuran-ı Kerim'den ayetler okuyan darbe liderine söyleyecek söz bıraktırmıyorlar. Siyaseti kirlettikleri gibi; umutları da kirletiyorlar.
Artık bu tezgahın sonu gelmedi mi sizce? İyot gibi ortaya çıkmadılar mı? Bir kez daha eteğimizdeki taşları döküp; kadına insanca bakan, insanı özgürleştiren, istismarın her türlüsüne set çeken anlayışın önünde bir araya gelmek gerekmiyor mu? Yoksa, sadece ve sadece "Yuh!.." demek zorunda kalacağız. Bu "Yuh!.."lar o kadar çoğalacak ki; bir gün bizi bunlara mahkum edenleri tarih önünde yargılayacağız. hak etmedik ama; sanırım bunun da bedelini ödemek yine bize düşecek!