Öküzlüğe devam
Yazar: Ümit Yaldız
Yenigün'deki yazılarıma son verilişine ilişkin kaleme aldığım, 'Sarı Öküz benim' isimli yazıya gelen tepkilere bir miktar değinmek zorundayım.
Öncelikle yazının tuttuğunu söylemeliyim. Yapılan yorumlar da son derece ilginç. Belki 'Sarı öküz benim' diyerek daha önce aynı sonu yaşayan meslektaşlarıma haksızlık ettim. Belki de 'benekli öküzdüm' ya da 'kuyruğu uzun olanı'ydım. Ama sonuçta bir grup vahşi hayvan çetesinin tilki, çakal aracılığıyla sürüden ayırdığı bir öküzdüm işte.
Hikayemdeki Aslan'ı herkes tahmin etmiş. Ancak tilki konusunda kafalar biraz karışmış.
Hatta çok sevdiğim dostlarım kendilerini kast ettiğimi düşünmüşler. Yani tilkiyi biraz daha tarif etmem gerekiyor sanırım. Aslında O aslan ailesinin artıklarından beslenen bir sırtlan. Kendini gazeteci olarak tanımlayıp, gazetecilerin mesleğini yapmasına engel olmaya programlanmış bir Brütüs.
Ve de 'görünen köy'deyiz... Benden sonra sürüden ayrılma sırasının Kemalist öküz'e, Yunan öküzüne, Çağdaş öküze, Derin öküze gelmeyeceğini garanti edemem. Ama kesinlikle sıra en son 'Künyeli öküze' gelecek.
***
Ve Kent Yaşam'da siyasete devam... Siyasi yorumlara ara verdiğimiz dönemde İzmir'i de yakından ilgilendiren önemli gelişmeler yaşandı.
Öncelikle AKP'deki ikinci adam depremi ve İzmir'deki yansımasına bakmak gerekiyor.
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın yerine İçişleri Eski Bakanı Abdül Kadir Aksu'nun getirilişi parti içindeki dengeleri yeniden gözden geçirmemizi gerektiriyor.
Öncelikle Aksu'nun 59 ve 60. hükümetlerdeki görevleri sırasında parti içinde yaklaşık 90 milletvekiline önderlik ettiği ve de Aksu ekibinin 22 Temmuz seçimlerinde ciddi şekilde tıraşlandığını unutmamak gerekiyor.
Başbakan 22 Temmuz'da operasyon yaptığı ekibe neden şimdi ihtiyaç duydu? Söylendiği gibi Fırat'la Kürt meselesi yüzünden mi ters düşmüştü yoksa Kemal Kılıçdaroğlu'nun belgelerle ortaya koyduğu bazı gerçekler, Dengir Bey'in parti çıkarları açısından artık taşınamaz noktaya geldiğini mi gösteriyordu?
Fırat'ın Kılıçdaroğlu'nun darbeleriyle yıpranması, Başbakan'ın doğu turunda taşlanmasını birlikte okuduğumuzda, böyle bir değişim için yeterince neden olduğunu görüyoruz.
İzmir'deki yansımasına gelince;
Aksu'nun uzaktan akrabası Tevfik Ensari'ye gün doğdu. 22 Temmuz'da taca atılanlardan biri olan Ensari'nin telefonları artık daha sık çalıyordur.
AKP'nin ikinci adamı Aksu'nun yakını olarak kent siyasetinde etkin bir noktaya gelebilir. En azından yerel seçimlerde adaylık şansını arttırabilir. Meclis üyesi listelerinde koyu renkli sayısında artış yaşanabilir. Dengir Bey'in yardımcısı Erdal Kalkan'a bir şey olur mu? Bence olmaz. Çünkü Ensari ve ekibiyle İzmir'de tek ilgilenen oydu.
Doğu insanı, iyiliği de kötülüğü de asla unutmaz.
***
Ve de AKP'de 'Savaşsa savaş' diyerek sosyal demokratları 'yok sayanlara baş kaldıran' Erdal Kalkan cephesinde de ilginç gelişmeler vardı.
Kalkan, Bornova Kongresi'nde kalesine giren golü Konak'ta çıkardı. Hem öyle bir çıkardı ki Bornova'da delege yapılmayan, yok sayılan 9 kişi önceki gün Konak'tan il delegesi oldu.
Eski Başkan Ali Sözer, Erol Şahin, Cengiz Bulut, Can Özyer bunlar arasında. İzmir Milletvekili Kalkan kalesinde gördüğü bir gole karşılık 8 gol birden attı.
Kalkan'ın listeye sokmasına rağmen Bornova Eski İlçe Başkanı Mustafa Seyhan'a yakın isimler, ilçe yönetiminin istifasını masaya koyarak Delican'ı salonda çizdirmeyi başardılar.
İl Başkanı Aydın Şengül, 2005 kongresinde Buca Eski İlçe Başkanı Ünal Ömür'ü 'Yenal Ömür'e çevirip yönetime sokmakta gösterdiği kıvraklığı Delican için gösteremedi.
Delican'ı iyi tanırım. Konak'ta kendisini çizdiren ve çizenleri günü geldiğinde Söğütözü'nde çizdirecek kudrettedir.
Yani çizme beni, çizerim seni durumu... Ne demişler, kendi düşen ağlamaz.
***
CHP'de ise şu günlerde düşünülen tek şey Bayraklı-Karabağlar ilçe başkanlığı... Kocaoğlu'na tepki konusunda savaş baltalarını gömenlerin eskiye döndükleri ortada. Ekipler iki yeni ilçe için Ankara'ya adeta kamp kurdu.
Karataş ayrı telden, Sav ekibi ayrı telden, diğer ekipler ayrı telden çalıp, farklı isimlerin atanmasını sağlamaya çalıştılar.
Bayraklı ve Karabağlar'ın yeni ilçe olmasından da öte, metropolün adayı en bol ilçesi olması CHP'deki ekipleri bu yönde harekete geçirdi.
Sanıyorum Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu dışında herkesin ilçe başkan adayı vardı.
Özellikle Sav ekibinin Bayraklı'da Avukat Rıfat Özer'i Bayraklı'ya, Konak İlçe Yöneticisi Nazmi Marangoz'u da Karabağlar'a ilçe başkanı yapmak için ter döktüğünü biliyoruz.
Karataş'ın ise Bayraklı'da Songül Gök'ü, Karabağlar'da da Mehmet Türkbay'ı düşündüğü iddia ediliyordu.
Du bakali kimin borusu öttü...