Zihinsel oruç farz mı?
Yazar: Dilek Karaçayır
Geçtiğimiz hafta Karşıyaka Belediyesi tarafından düzenlenen Karşıyaka Festivali'ne konuşmacı olarak katılan kişisel gelişim uzmanı İngiliz Jillian Sawers'ı dinledim.
Sawers sağolsun; Türkiye'de olan biten ve hala bazılarımızın göremediğini görmüş, belki benim bir faydam olur tasasıyla taaa İngiltere'lerden kalkıp bizleri bilgilendirmeye gelmiş. İyi de yapmış... Güzeldi konferans. Zaten bilginin kötüsü olur mu? Hele ki kişisel gelişimimize yardımcı olacaksa, noktasına virgüle kaçırmadan dinlememiz lazım gelir. Bay Sawers, (Mr. Sawers, Jillian Bey hangisini beğenirseniz artık...) dinleyenlere zihni nadasa bırakmakla ilgili bilgiler verdi. Aslında tam da nadas demedi, oruç dedi. Zihinsel temizlik için medya orucu tutun dedi. Bu orucun 3 ayları, sahura kalkması, davulu, ardından bayramı, el öpmesi, toplu SMS göndermesi falan yok. Yapılacak şey çok basit. Sadece savaş, cinayet, şiddet haberlerini bir süre okumayacakmışız, izlemeyecekmişiz. Bay Sawers'ın aydınlattığı birkaç konunun ana fikri de şöyle; diyor ki Sawers, "Zihnimizi dışarıdan aradığımız abur-cuburla beslemek doğru değil. Zihnimizi sevgi, mutluluk ve huzurla dolu düşüncelerle beslememiz lazım. Bunun yolu da kötü şeyleri düşünmemek iyi şeyleri hatırlamaktan geçiyor."
***
Eeee... bundan kolay ne var di mi? Türkiye'cek bu orucu tutabiliriz evvelallah.
Zaten orucumuzu bozacak bir şey yok ülkemizde çok şükür. Savaş, cinayet, şiddet, şehit cenazeleri, tecavüz, trafik kazaları, işsizlik bunalımları, kürsü atışmaları dikkate alınmayacak kadar az. Çıkışta düşündüm, kesinlikle yapabilirim ben bunu. Eve gidip, "Ben oruç tutmaya başladım" dedim eşime. Biraz şaşkın yüzüme bakıp, "B 12 vitamini yazdıralım yarın sana" dedi. "Yok" dedim, "öyle değil, zihnimi dinlendireceğim" "İyi bari endişe edilecek bişey yokmuş" diye yanıt verdi. Sanki panik hali geçmemişti ama ben oruçluydum ve onun yanıtını yorumlamaya çalışarak zihnimi doldurmak istemedim. Ne de olsa oruç tutuyorum.
***
Ne yapmalıyım öncelikle? Abur-cuburla zihnimi doldurmamalıyım. Ne o abur-cuburlar? Yukarıda saydıklarım. Ancak şöyle de bir durum var tabi... Ben bir gazete çalışanıyım. Gazeteleri, haberleri, ajansı takip etmem şart. Sabah saat 09.00. Tüm basın, medya, 3. sayfa, manşet, spot, köşe yazarları orucumu bozmak için var gücüyle uğraşıyor. Hangi sayfayı açsam zihnimi besleyecek bir tek kare yok gazetelerde. TV. ona keza... Ama yine de direndim. "Taaa oralardan kalkmış, hiç üşenmemiş buralara kadar zihnimizi dinlendirmeye gelmiş, vardır bi bildiği adamın" dedim ve direndim.
Sonra; onaltı şehidin ardından, beş şehit daha verdiğimiz haberi düştü Türkiye'nin gündemine.
Bu ülkede, bu oruç bize farz değil, anladım.