Sağanak öncesi...
Yazar: Erdal Ä°zgi
Bayram araya girdi, hızı kesildi gibi.
Ama haftayla yeniden baÅŸlar.
Deniz Feneri çırasıyla tutuşan, Antep, Çankaya, Adana'da alevlenen;
Yolsuzluk, usulsüzlük, kayırma, rüşvet iddiaları yakında İzmir'dedir.
Ülke geneli bu kadar ısınmışsa, "seçim gözdesi" İzmir kaynayacaktır.
Dedikoduyla başlar, ardından belgeler çıkar, dosyalar uçuşur, yağar.
Nitekim çiselemeye başladı.
***
İzmir'de seçimin kıran-kırana geçeceği bilinen gerçek.
Demokrasiye yakışırlığı için zarafet, nezaket, samimiyet, asalet çağrıları da havada kaldığına göre, rakibi çökertmek için her şey normal sayılacak.
Görünen odur ki;
Partilerin, il yöneticilerinin, aday ve aday adaylarının İzmir'e, seçmenine yönelik - eğer varsa- proje, fikir ve düşünceleri ikinci planda kalacak.
Ön plana laf taşımalar, asıl-asılsız ihbarlar, mektuplar ve hatta resmi belgeler çıkacak.
Bunu görmek için bilge, kâhin olmak da gerekmiyor.
***
Bu süreçte;
İmar dosyaları, encümen kararları, ihale sonuçları, başkanlık harcamaları ellenecek.
OÄŸul-damat-yeÄŸen-bacanak-eniÅŸte iliÅŸkileri didiklenecek.
Birileri "buldum... buldum" diye zafer çığlığı atarken,
Karşı taraf "seninki ne, esas bomba bendeki..." diye bastıracak.
TBMM çatısı altında yapılırsa, liderler "haydi TV'ye hodri meydan" çekerse;
Şehirdeki, köydeki politik cemaat geri kalır mı?
***
Seçim takvimi bu şekilde kendi akışı içinde ilerleyecek.
"O galip, bu mağlup, aslında berabere" muhabbetiyle 29 Mart'a gelinecek.
Bir de bakmışız ki...
Ortada ne sosyal proje, ne ekonomik fikir!
Bu anlayış, bu yapıyla böyle giderse;
Seçmen seyirci, İzmir tiyatro...