Bebekler ölürken....
Yazar: Ayşe Başak Kaban
Derler ki ; yeni doğan bir bebek ilk kez güldüğünde bir perisi olurmuş. O nedenledir bebeklerin boşluğa bakarak gülümsemeleri. Uyurken küçücük dudak kıvrımlarında bir tatlı tebessümün belirmesi... Bir bebeğin gülümsemesidir belki de dünaynın tüm kötülüklerine tahammül edebilmemizin nedeni.
Umutla, sevgiyle, hasretle beklenen bebekler ölüyor bugünlerde... Anneler, aylarca süren keyifli ve bir o kadar da zahmetli yolculuklarını sona erdirdiklerinde bir büyük hasretle sarılmak için bebelerine acı haberi alıyorlar. Ana rahminden kara toprağa yolculuk yapıyor bebeler. Babalar yorgun, çaresiz...
Travma yaşadığı iddia edilen bir toplumun asıl kırılma noktasıdır bu olaylar. Her anne, her baba çocuklarının ilk doğum heycanını hatırladılar bebek ölümleri ile. Ve hepsi yüreklerinin en derin noktasından sabır diledi yaralı ana babalara. Heyhat, asıl sorumluluk sahibi sorumsuz yöneticiler bir kaza olarak nitelerken bebek ölümlerini, hepimizin boğazında kocaman düğümler oluştu yutulması zor.
Bebekler göç ediyor dünyadan henüz onlar için hazırlanan beşiklere giremeden. İzmir Tabibler Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner adeta haykırıyor sorumluları... Diyor ki bunun tek suçlusu hükümettir. Çünkü bu sütunlarda onlarca kez yazdığımız gibi planları olmayan, bilimsellikten uzak ve söze dayalı kısacası laf ebesi bir güruh tarafından yönetilmekte bu ülke.
Suat Hoca'yı dinlerken isyan edesi geliyor insanın 2005 yılında başaldı bu tür bebek ölümleri diyor Kaptaner... Manisa, Ankara, İzmir'de toplu bebek ölümleri oldu. Katliam gibi sayılar var ortada. Avrupa Birliği'nin kapılarını zorlayan Türkiye, dünyadaki bebek ölümleri sıralamasında yine üst sıralarda ki yerini koruyor. Yeni doğan üniteleri yetersiz deniyor, burada çalışan personel sayısı yetersiz diyorlar, çalışma şartları olumsuz diyorlar... Ama bunu bebek ölümleri olmadan öncede dile getirdikleri düşünüldüğünde, hastane personelinden önce sorumluyu daha yukarılarda aramak farz oluyor.
Nedir bu ülkenin sağlık politikası bilen var mı? Ayrık otu gibi neredeyse her sokak başında açılıveren tüp bebek merkezlerini kontrol eden birileri var mı? Yıllardır hasretini çektikleri bebeciklerine kavuşmak için tüm varlıklarını bu tür merkezlere yatıran anne baba adaylarına prematüre bebek doğuracakları ve bu bebeklerin ilk bakımlarının uzmanlar tarafından yapılması gerektiğini ancak bunun bu ülke şartlarında mümkün olmadığını çünkü Türkiye'de sadece 150 yeni doğan uzmanı olduğunu dile getiren birileri var mı acaba? Mesela bir delikanlı çıkıp "Sorumlu benim ve istifa ediyorum" diyebillecek mi? Buralarda bir istifa müessesesi vardı, gören oldu mu?
Şimdi biz bir kaç gün daha konuşuruz bu bebeklerin ölümünü... CHP soru önergesi vermiş, Suat Kaptaner isyan etmiş, anne baların yüreği cız etmiş, birilerinin bebekleri ölmüş, kimin umrunda ki? Bağırıp bağırıp susmamıza alıştılar, biz alıştırdık. Aslında gidip yanında durmalıydık annelerin, bebeklerin cenazesine katılmalıydık, küçük tabutlarının ardından çiçekler atmalıydık. Belki o zaman aileler yalnız olmadıklarını daha çok hissederlerdi, belki o zaman daha çok şikayetçi olurlardı sorumlulardan. "Sadece üç aile şikayetçi oldu" dedi bir arkadaşım. "Ailelerin durumu perişan, maddi güçleri yetersiz" diye de ekledi. Ve bir kez daha anladım bu ülkede paran yoksa eğer hakkını bile arayamıyorsun, bebeğini yaşatamayan bir sağlık sisteminden hesap dahi soramıyorsun.
Oysa şimdi tam şu anda bir bebek güldü ilk kez... Annesinin kucağında uyurken küçük bir gülücük kondu dudaklarına. Minik ayaklarını oynatı verdi bir diğeri, öteki bir elini yumru yapmış uyumakta. Bir bebek gülümsedi mi ilk kez bir perisi olur derler. O perilerle büyür bebekler.
İzmir'de bebekler öldü geçen gece, sırayla... Gülümsemişler midir acaba bir kez olsun ve gülümsedilerse ne oldu perilerine onların? Bir bebek ölünce karalar bağlar şehir ve ölünce bebekler perileri nereye gider?