Yanıyoruz!
Yazar: Engin Yavuz
"Türkiye küresel ısınmanın etkilediği ülkelerin başında yer alacak, kuraklık yaşamı tehdit edecek" demişti iklimbilimciler...
"Hadi canım" demiştik, "Ohooo, kimbilir kaç yıl sonra yaşanır bu süreç..."
Büyükşehir Belediye Başkanı bir sabah İzmir'in içme suyunun büyük bölümünü sağlayan baraj gölünün çatlamış yatağında yürüyünce fark ettik durumun ciddi olduğunu...
Ege'yi besleyen nehirler kuruyunca, domatesler, biberler sulanamayınca, bütün gün çayırda otladıktan sonra akşam ahırlarına dönerken her zamanki gibi su içmek için uğradıkları çaydan su içemeyen yavru kuzular susuz kalınca...
"Haydi" dedik, "Biz de tasarruf edelim biraz, katkımız olsun..."
Arabasını bir saat yerine hortumla yarım saat yıkadı kimimiz, katkıda bulundu...
Kimisi daha az suladı, boÅŸ sokakları…
Bazı tarla sahipleri bıraktı vahşi sulama yöntemlerini, damla sulamaya geçti...
Bazı anne ve babalar çocuklarını karşılarına aldılar, konuÅŸtular…
Birgün musluklardan hiç su akmayacağını düşünmek bile geceleri kabus görmemize yetti...
Akıllandık...
Suyu hiç tükenmeyecekmiş gibi bol keseden su kallanan bizler, şimdi susuzluktan nasıl kurtuluruz diye kara kara düşünüyoruz...
"Aşırı sıcak hava orman yangınlarının artmasına neden olacak, ortalık cehenneme dönecek" demişti iklimbilimciler...
"Olur mu öyle şey" demiştik, "Uçak var, helikopter var, arazöz var, söndürürler yangınları..."
Devam etmiştik, yaylada yapacağımız dağ evimiz için devasa ağaçları kesmeye...
"Şu ormanlara bakar mısın" demişti bir madenci, bir işadamı dostuna, eklemişti:
"Koskocaaa orman. Bir köşesinde maden açacağız diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar... Milyonlarca ağaç var, biz bin tanesini kessek orman mı bitecek..."
Orman alanlarını nasıl rant alanlarına dönüştürebileceğinin hesabı içindeydi kimileri...
Yasalar çıkartmaya uğraştılar, açgözlülükle uğraşıyorlar hala...
Kimisi, her gece bitişikteki ormandan bir çam ağacı devirip tarlasını biraz daha büyütmenin hesabı içindeydi...
Sonra benzer televizyon haberleri, gazete manşetleri birden çoğalıverdi:
"Antalya'da tarihin en büyük yangını. 4 bin hektar ormanı yok eden yangın Aspendos'a kadar ilerledi..."
"Çanakkale'de yolun karşısına sıçrayan orman yangını evleri, tesisleri kül ediyor, insanlar panik içinde kaçışıyor..."
"Poyraz fırtınası yangının ilerlediği yönde eserek, ilerideki ormanları ısıtıyor, yangına zemin hazırlıyor" diyor bir Orman Genel Müdürlüğü yetkilisi.
Yani sıcaklığın 38 derecenin altına düşmediği haftalar boyunca cehennem rüzgarları esiyor...
Temmuz henüz bitti zarar 12 bin hektardan fazla...
Ne uçak yetiyor, ne helikopter... Doğaya karşı teknoloji çaresiz...
"Çok yakında, çocuklarınız nefes almakta zorlanacak, ciğerleri kavrulacak... Kirletilen atmosfer bir daha temizlenemeyecek duruma gelecek, sera etkisi kalıcı olacak" diye uyarıyor iklimbilimciler...
Hala, "Hadi canım o kadar da değil, kocaaa atmosfer" diyenler var...
Oysa ben, kızım nefes alırken hep gülümsesin istiyorum...