En güzel burun, Karaburun 2008-07-14 00:00:00
En güzel burun, Karaburun
Yazar: Serap Dikmen AhmetoÄŸlu
Virajlarından ötürü çoğunun gitmeye üşendiği Karaburun, ruhumuzu güzelliklerle beslemek istediğimizde sığındımız bir liman ben ve eşim için. Her yaz en az üç kere gittiğimiz Karaburun'a, geçen yıl mayıs ayında geçirdiğim tiroid ameliyatı sonrası, ameliyat yerimi güneşten koruma adına gidememiştik. Uzunca bir aradan sonra, geçtiğimiz hafta sonu yeniden kavuştuk.
Manzarasına hayran olduğum için sürekli gittiğimiz binayı işleten pansiyonun sahipleri İskele'de yeni bir otel açmış. Benim sevdiğim bina ise yeni işletmecileri ile birlikte yeni bir kimliğe bürünmüş. Butik pansiyon olup fiyatı biraz tuzlanmış ama manzarasında bulduğum huzur için değer. Doğrusu, yeni işletmecisi yüklü bir miktar harcayıp, binayı ve bahçesini adeta baştan yaratmış. Sahip olduğu doğal manzara birleşen yeni peyzaj da binayı daha da albenili hale getirmiş.
Karaburun'a gittim geldim ya, yine dilimde. Karşılaştığım arkadaşlarıma Karaburun'u anlata anlata bitiremiyorum. Başta da dedim ya, virajları göze alamayanların gitmediği bu belde, işte tam da bu nedenle bakir yapısını büyük ölçüde koruyor. Adeta bir akvaryumu andıran koylarında denize girip güneşlendikten ve güneşi uğurladıktan sonra, İskele'de sıralanan lokantaların birinde yapılan balık-rakı keyfinin üstüne yoktur bana göre bu dünyada. Yerel lezzetlerden oluşan mezeler ve kalamar keyfimi tamamlar.
Geçen yaz yaşamadım, o yüzden bilmiyorum. Ama bu yaz, akşam saatlerinde İskele'de büyük bir hareketlilik dikkatimi çekti önceden gördüklerime nazaran. İki yaz önce olaylı bir şekilde açılan islami usullerin geçerli olduğu otele inat mıdır nedir, Karaburunlu İskele'ye akın edip, sahip çıkıyor gibi geldi bana.
Bilenler bilir, Karaburun'un yerlisi de, yazlıkçısı da, hafta sonu ziyaretçileri de aydınlık insanlardır. İşte bu yüzden, islami usullere uygun hizmet anlayışıyla açılan otel, hiç bir yörede rastlanmamış biçimde, tepkilere yol açmış, yapılan eylemlerin içinde bir grubun yakın koyların birinden otelin kıyısına yüzmesi en dikkati çekeni olmuştu. Bu hafta sonu gördüğüm kalabalığı da işte bu duyarlılığın devamı olarak, İskele'yi "boş bırakmama" hareketi olarak yorumladım.
Bu neşeli kalabalık içinde balık-rakı keyfimizi tamamladık.
Karaburun'un köylerinden biri de Eğlenhoca'dır. Çalıştığım kurumun bu köyde yürüttüğü bir proje nedeniyle geçen yıl yaptığımız bir inceleme çalışması sırasında tanıştığımız muhtar, Köy Tüzel Kişiliği'ne ait bir mesire alanından bahsetmişti. Karaburun'dan İzmir'e dönerken kıyı şeridinde olan bu mesire yerinde mola verdik. Bir tepecik üzerinde kurulmuş bir kafeterya izlenemi veren bu tesis, kayalık alandan kıyıya doğru uzanıyor, insanların rahatça denize girebileceği ve yemek alışverişini yapıp, bunları rahatça tüketebileceği masalar ve gölgeliklerden oluşuyor. Doğrusu, Eğlenhoca Köyü Muhtarı bir çok yöneticinin örnek alması gereken özelliklere sahip. Köyünün kalkınması için değişik ve yaratıcı fikirleri başarıyla uygulamaya geçiriyor. Köyde kurulan zeytinyağı fabrikası da bunlardan biri.
Bilim kongresi, ütopya toplantıları, hıdrellez şenliği, gibi etkinlikleri de ağırlayan Karaburun agro-eko turizm için de önemli bir merkez. Kadınlardan oluşan bir kooperatif ile yerel lezzetlerden oluşan ürünlerini pazara sunan Karaburun, İzmir'in insan başına benzettiğim yarımadasında karaya bakan kısmın üstünde yer alıyor.
Narcisus ve Mimas gibi mitolojik kişiliklere de evsahipliği yapan Karaburun, öyküsüyle, doğasıyla, deniziyle, balığıyla, iskelesiyle, koylarıyla, köyleriyle, nergisiyle en önemlisi de aydınlık insanıyla, görülesi ve yaşanası bir yer.
Gidince anlayacaksınız...
Manzarasına hayran olduğum için sürekli gittiğimiz binayı işleten pansiyonun sahipleri İskele'de yeni bir otel açmış. Benim sevdiğim bina ise yeni işletmecileri ile birlikte yeni bir kimliğe bürünmüş. Butik pansiyon olup fiyatı biraz tuzlanmış ama manzarasında bulduğum huzur için değer. Doğrusu, yeni işletmecisi yüklü bir miktar harcayıp, binayı ve bahçesini adeta baştan yaratmış. Sahip olduğu doğal manzara birleşen yeni peyzaj da binayı daha da albenili hale getirmiş.
Karaburun'a gittim geldim ya, yine dilimde. Karşılaştığım arkadaşlarıma Karaburun'u anlata anlata bitiremiyorum. Başta da dedim ya, virajları göze alamayanların gitmediği bu belde, işte tam da bu nedenle bakir yapısını büyük ölçüde koruyor. Adeta bir akvaryumu andıran koylarında denize girip güneşlendikten ve güneşi uğurladıktan sonra, İskele'de sıralanan lokantaların birinde yapılan balık-rakı keyfinin üstüne yoktur bana göre bu dünyada. Yerel lezzetlerden oluşan mezeler ve kalamar keyfimi tamamlar.
Geçen yaz yaşamadım, o yüzden bilmiyorum. Ama bu yaz, akşam saatlerinde İskele'de büyük bir hareketlilik dikkatimi çekti önceden gördüklerime nazaran. İki yaz önce olaylı bir şekilde açılan islami usullerin geçerli olduğu otele inat mıdır nedir, Karaburunlu İskele'ye akın edip, sahip çıkıyor gibi geldi bana.
Bilenler bilir, Karaburun'un yerlisi de, yazlıkçısı da, hafta sonu ziyaretçileri de aydınlık insanlardır. İşte bu yüzden, islami usullere uygun hizmet anlayışıyla açılan otel, hiç bir yörede rastlanmamış biçimde, tepkilere yol açmış, yapılan eylemlerin içinde bir grubun yakın koyların birinden otelin kıyısına yüzmesi en dikkati çekeni olmuştu. Bu hafta sonu gördüğüm kalabalığı da işte bu duyarlılığın devamı olarak, İskele'yi "boş bırakmama" hareketi olarak yorumladım.
Bu neşeli kalabalık içinde balık-rakı keyfimizi tamamladık.
Karaburun'un köylerinden biri de Eğlenhoca'dır. Çalıştığım kurumun bu köyde yürüttüğü bir proje nedeniyle geçen yıl yaptığımız bir inceleme çalışması sırasında tanıştığımız muhtar, Köy Tüzel Kişiliği'ne ait bir mesire alanından bahsetmişti. Karaburun'dan İzmir'e dönerken kıyı şeridinde olan bu mesire yerinde mola verdik. Bir tepecik üzerinde kurulmuş bir kafeterya izlenemi veren bu tesis, kayalık alandan kıyıya doğru uzanıyor, insanların rahatça denize girebileceği ve yemek alışverişini yapıp, bunları rahatça tüketebileceği masalar ve gölgeliklerden oluşuyor. Doğrusu, Eğlenhoca Köyü Muhtarı bir çok yöneticinin örnek alması gereken özelliklere sahip. Köyünün kalkınması için değişik ve yaratıcı fikirleri başarıyla uygulamaya geçiriyor. Köyde kurulan zeytinyağı fabrikası da bunlardan biri.
Bilim kongresi, ütopya toplantıları, hıdrellez şenliği, gibi etkinlikleri de ağırlayan Karaburun agro-eko turizm için de önemli bir merkez. Kadınlardan oluşan bir kooperatif ile yerel lezzetlerden oluşan ürünlerini pazara sunan Karaburun, İzmir'in insan başına benzettiğim yarımadasında karaya bakan kısmın üstünde yer alıyor.
Narcisus ve Mimas gibi mitolojik kişiliklere de evsahipliği yapan Karaburun, öyküsüyle, doğasıyla, deniziyle, balığıyla, iskelesiyle, koylarıyla, köyleriyle, nergisiyle en önemlisi de aydınlık insanıyla, görülesi ve yaşanası bir yer.
Gidince anlayacaksınız...
