Başkanlığa soyunan adaylar için yazdım
Yazar: Çağlayan Bilgen
YEREL seçimlere henüz daha 9 ay kalmasına karşın, başta İzmir ve ilçeleri olmak üzere pek çok belediyenin başkanlık koltuğuna oturmak isteyen çok sayıda isim var.
Öyle ki; adaylığa soyunan pek çok kişi, bilgisine, birikimine bakmadan kenti yönetmeye talip oluyor.
Evinde eşine, çocuğuna, işyerinde çalışanlara sözünü geçiremeyen, evinde, işinde başarılı olamayan, geçmişine, kişiliğine bakmayan pek çok isim koca koca kentleri yönetmek için adaylığa soyunuyor.
Kuşkusuz, aday adayı ya da aday olmak çok kolay.
Önemli olan seçilip başkan olmak ve başkan kalmak.
Oysa...
Belediye başkanlığı, öyle dışarıdan göründüğü gibi kolay değil.
Belediye başkanlığı, şirket yönetmeye, devlet dairesinde ya da özel sektörde çalışmaya benzemez.
Belediye başkanlığı, birkaç yüz üyesi olan dernek veya meslek odasının başkanlığına hiç benzemez.
Belediye başkanlığı, bilgi ve birikim ister...
Belediye başkanlığı, özveri, sevgi, paylaşım ve dayanışma ister...
Belediye başkanlığı, halkla ilişkiler, katılım, farklı bakış açısı ve büyük bir vizyon ister...
Belediye başkanlığı, ortak akla uymayı, demokrasiyi içine sindermeyi gerektirir...
Diyelim ki, bütün bu kriterlerin hepsi var ve belediye başkanı oldunuz.
Peki belediyecilik kolay mı?
Yani belediyecilik demek sadece yol, su, kanalizasyon ya da park yapmak deÄŸildir.
Ya da belediyeler; rüşvet, talan, yolsuzluk, usulsüzlük, sadaka kültürü yaratma, yandaşları zengin etme ve festival düzenleme şirketleri hiç değildir.
Böyle olmaması gerektiğini söyleyenlerin sayısının da oldukça fazla olduğuna inanıyorum.
Çünkü...
Belediye ve belediyeciliğin, kentin vizyonunu geliştirmek, çağdaş bir yapı oluşturmak ve halka güven vermek, halkın mutluluğu için çalışmak olduğuna inananların ezici bir çoğunlukta olduğunu düşünüyorum.
Zaten halk memnun olursa, yüzü gülerse, yaşanılası bir kent yaratılırsa o koltuklardan kendiniz istemediğiniz sürece kimse sizi indiremez..
Ama...
Bugün gelinen noktada, bazı belediye baÅŸkanları sadece üyesi olduÄŸu partinin genel baÅŸkanına ve partiye verilen ‘kemikleÅŸmiÅŸ oylara’ güveniyor.
Eğer siz hiç iş yapmaz, halkı mutlu ve memnun etmezseniz, sizi o koltuğa getiren halk, götürmesini de çok iyi bilir.
Benden anımsatması.
Aziz Kocaoğlu, hala ekibine güveniyor mu?
DAHA önce bu sütunlarda defalarca, BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Aziz KocaoÄŸlu’nun ekibinde yer alan bazı isimlerin ‘yetersiz’ olduÄŸunu ve baÅŸkanın ‘kuyusunu kazdığını’ yazmıştık.
O zaman, sayın KocaoÄŸlu, “Ben ekibimin arkasındayım ve hepsine güveniyorum“ demiÅŸti.
Oysa...
Kazın ayağının hiç de Sayın BaÅŸkan’ın söylediÄŸi gibi olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.
Hem de başına büyük dert açan ‘arsenikli su olayı’ ile...
Nitekim, hafta başında KocaoÄŸlu, Ä°zmir’in suyundaki arsenik oranları hakkında Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’e bilgileri bir Ä°ZSU bürokratının verdiÄŸi iddiasıyla ilgili soruya bakın nasıl yanıt veriyor:
“Böyle bir arkadaÅŸ varsa tebrik ediyorum. DoÄŸru görev yapmış. Söyleyecek bir ÅŸeyim yok. Tabii ki her kurumda, her devlette baÅŸka devletler, baÅŸka kurumlar için çalışan insanlar da var. Onlara tarih boyunca ne dendiÄŸini biliyorsunuz. Bu konuda yorum yapmayacağım.”
CHP’li bir belediye baÅŸkanın bürokratı, AKP’li bir belediye baÅŸkanına ajanlık, muhbirlik yapıyor.
Peki bu muhbir bürokratın amacı nedir?
Halkı düşündüğü, halk sağlığını koruduğu için mi yapmış?
Hayır.
EÄŸer öyle olsaydı, bu ihbarı AKP’li bir belediye baÅŸkanı yerine, medyaya sızdırabilirdi...
Ama bu ihbarcı bürokratın asıl amacı, AKP’nin belediye baÅŸkanlığını kazanması halinde daha iyi bir konuma gelmek, yaptığı bu ihbarın ödülünü almak...
Neyse...
Daha önce de yazdığım gibi ‘kılavuzu karga olanın, burnu temiz kalmaz’mış.
Seçim sathına girilmeye başlandı. Sayın Başkan, başınıza daha büyük işler açmak istemiyorsanız, şu kadronuzunu bir kez daha gözden geçirin.
Aksi takdirde, sonuçlarına böyle katlanmak zorunda kalırsınız.
Ä°zmir’den baÅŸbakan çıkar mı?
EGÄ°AD Yüksek Ä°stiÅŸare Konseyi BaÅŸkanı Kemal ÇolakoÄŸlu, “Artık Ä°zmir’in bir baÅŸbakan çıkarma zamanı geldi. Bunun için siyasi güç oluÅŸturulmalı” diyor.
Sevgili Çolakoğlu, çok güzel söylüyor...
Ama...
Evet, aması var...
Bugüne kadar tek tek zeybek oynayan, birlik, beraberlik ve dayanışmanın ne demek olduğunu bilmeyen İzmirlilerin içinden mi başbakan çıkacak?
Çok zor...
Ben daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ve sevgili ÇolakoÄŸlu’na geçen hafta Selçuk YaÅŸar’ın yaptığı açıklamanın Ä°zmirle ilgili her ÅŸeyi açık ve seçik ortaya koyduÄŸunu söylemek istiyorum.
Duayen iÅŸadamı YaÅŸar’ın sözleri şöyle: “Ä°zmirliler birbirinin gözünü çıkarmakla meÅŸgul. Herkes birbirinin rakibi. Yerel yönetim ve iÅŸadamlarında da birlik yok. Geçimsizlik var, kıskançlık var. FotoÄŸraf meydanda.”