Zeytine adanan ömür: Güreli Cahit Çetin
Yazar: Ercan Sever
Zeytinin sadece sofraları değil bütünü ile bir kültürü şekillendirdiği Ege'nin tüm çizgileri yüzüne yansımış. Heyecanla ile anlattığı zeytin ve zeytinyağının bin yılları aşan müzikal öyküsü kalp ritmi haline gelmiş. Zeytin ve zeytinyağımızın dünyadaki haksız konumlandırılmasına karşı kararlı mücadelesinde enerjisini; içinden geldiği zeytin coğrafyası ve muhteşem tarihinden alıyor. Aslında sadece 28 bin ortağı değil, bir tarihi temsil ediyor.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin'den bahsediyorum. Tarımsal birliklerin varlıklarının sorgulandığı bir dönemdeki performansı ile bu üründeki geleneksel rakiplerimize bile 'kim bu adam?' dedirten zeytin sevdalısından. Siyasetin, ekonomik aklı gözetmeyen anlayışının tahrif ettiği kurumu ciddi bir ekip çalışması ile sektöründe küresel oyuncu yapmayı hedefliyor.
Cahit Çetin'i bir süre önce Çiğli Atatürk OSB'deki Tariş binasının ofisinde genç işadamlarından oluşan bir ekip ile ziyaret ettik. Önce memleketi Balıkesir Edremit'in Güre beldesinin fotoğrafını gösterdi. Çocuksu duygusallık ve gurur karışımı ifadelerle memleketine, toprağına olan sevgisini anlattı. Ardından Tariş'te neler yaptığını ve neler yapmak istediğini sıraladı. Başında bulunduğu ve ciddi cirolara sahip bir işletmeyi anlatmaktan çok; misyoner edası ile zeytin ve zeytinyağı kültürünü tebliğ ediyor adeta. Zeytin ve zeytinyağını öyle içselleştirmiş ki, sektör ve Tariş ile ilgili anlattıkları sık sık kendi yaşam öyküsünden kesitlere karışıyor. Birini bırakıp, bir diğerini eline aldığı zarif zeytinyağı şişelerini, olimpiyat meşalesi gibi tutuyor. Anlattıklarına, zeytinyağı şişelerini tanık gösterir gibi.
Dünyanın en harika zeytinyağını bugüne kadar olduğu gibi dökme olarak satmaya alışmış ve düşük karlar ile üreticiyi dışlayan hakim anlayış ve süreci tersyüz etmek istemesi onu, hedef haline getirmiş. Güreli zeytin ve zeytinyağı bilgesi, Türk zeytinyağının; markası, öyküsü ile tüm dünyaya tanıtılmasına kendini o kadar inandırmış ki, bunun dışındaki bir rotayı düşünmek dahi istemiyor.
Zeytinyağına hak ettiği değerin verilmediğini sık sık dile getiriyor. Öncelikle Türk insanının, kültürünün bir parçası olan zeytinyağı ile barışmasını istiyor. Verdiği kıyaslamalı tüketim rakamları, zeytin coğrafyasının insanlarının bu ürüne ne kadar yabancılaştığını çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Sağlıklı olmadığı halde farklı ürünlerin Anadolu mutfağında egemenlik kurduğu yılları kayıp olarak nitelendiriyor. "Bu ülkede zeytinyağının sağlığa zararlı olduğunu iddia eden akademisyenler bile çıktı" derken hiddeti, duygusallığı dikkat çekiyor. Zeytin ve zeytinyağı ile bu ülkenin insanlarını barıştırmanın gayretini mütevazi şekilde anlatıyor. Ancak konu Tariş'in uluslararası marka olma yolundaki çalışmalarına gelince masum gururu cümleler halinde sıralanıyor. Kaç ABD'linin evine girdikleri, Japonya'daki tanıtım çalışmaları, Almanya'daki mağazayı bıraksanız; günlerce anlatabilecek gibi.
Bence anlatmalı da. Güreli Cahit Çetin'i daha sık dinlemeliyiz. Zeytin ve zeytinyağının sadece ekonomiyi, tarımı ilgilendiren bir ürün olduğu yanılgısına kesinlikle düşmemeliyiz. Anadolu'nun muhteşem tarih ve kültürüne saygının da gereği olarak, zeytin bilgesi Cahit Çetin'in saygın mücadelesini, 'Milli Eğitim' müfredatına bile sokmalıyız.