Hemen karşı çıkmayın.
Ön yargınızı ortaya koymayın.
Düşünün, düşünelim, tartışalım, konuşalım, seçenekleri ortaya koyalım.
Göreceksiniz ne yararlı fikirler çıkacaktır.
DoÄŸal olarak tersi de.
Ama bana göre doğru olan yıkılması.
Meydanın, insanların dolaşma ve nefes alma alanının büyümesi.
Yıkılsın.
Evet, sözde
"saray" denilen Konak'taki belediye binası yıkılsın.
***
Tarihi resimlere bakarsak, bu alanın ne kadar görkemli, etkileyici olduğunu görebiliriz.
1829'da askeriye için inşa edilen Sarı Kışla tüm heybetiyle ortadaymış.
Osmanlı'nın modernleşme döneminde, 1869 -1872 yıllarında yapılan Hükümet Konağı alanı daha da çarpıcı hale getirmiş.
Çünkü çok sayıda yabancının yaşadığı vilayetin Hükümet Konağı'nın, devleti tam anlamıyla temsil etmesi ve dışa dönüklüğü amaçlanmış.
Hiçbir masraftan kaçınılmamış, oluk gibi akçe akıtılmış.
Şiirler yazılacak görünüm oluşturulmuş.
1955'de Sarı Kışla'nın yıkılması, ardından 1970 de Hükümet Konağı yangınından sonra ünlü Konak Meydanımızın başına gelmedik kalmadı.
"Tarla" denildi otobüsler konuldu.
Tek alan gösterildi, mitingler yapıldı. Baraka büfeler, yazıhaneler açıldı. Deniz kıyısı çay bahçeleri oldu. Alış veriş merkezi yapılmak istendi. Osmanlı çeşmesi bile konuldu.
Rahmetli Başkan Ahmet Piriştina döneminde düzenlemeyle son şeklini aldı.
***
Belediye binası da bu tablo içinde rolünü aldı.
Denizin sıfır noktasında kazıkları çakıldı, özgün projesi mi bilinmez katları çıkıldı ve sonrasında uzun yıllar kaderine terk edildi,
"kent kirliliği" olarak ortada kaldı.
1980 askeri müdahalesinden sonra tamamlanmamış binada ilk oturan atama Belediye Başkanı Ceyhan Demir oldu.
Çıplak binanın 3. katının denize bakan kısmı derme çatma derlendi, bir başkan ve sekreter odası haline getirildi.
Bu makama (!) gazeteci olarak çok gittiğimi bilirim, hatta Başkan Demir ile
Egekent'i kurma kararını aldık ve projenin isim babalığı bana bu odada verildi.
***
Bugünlerde binanın onarımı için arayış başlamış.
Bin 200 personelin kiralık binalara taşınma harcamaları için İçişleri Bakanlığı'ndan izin istenmiş.
"Olur"verilirse, Büyükşehir Belediyesi parça parça taşınacak. Yine dünya masraf yapılacak.
Ä°ÅŸte bu noktada
"yıkılmalı" önerisini getiriyorum.
Şimdi değil oldum olası bu binanın neden yapıldığına aklım basmadı.
Belediye Başkanlığım döneminde
"yıkılmalı, yıkılmalı"diye içimden geçiriyor, bazı yerlerde fısıldıyordum.
Hani bir de
"İzmir yapılarak değil yıkılarak güzelleşir" diye tutturmuşuz ya.
Onun kapsamında bir şey.
Şimdi fırsat önümüze gelmiş.
Hiçbir tarihi değeri olamayan binaya boşuna masraf yapacağımıza, yıkalım.
Meydan için mimarlık deyimiyle
"tanımsız kalmasın" deniyorsa, saat kulesi-vilayet konağı yüksekliğinde tarihi yansıtacak sosyal amaçlı bir yapı koyalım.
Büyük alan açılır, ödüllü meydanımız daha zenginleşir, trafik düzeni de rahatlar.
Belediye binası mı ne olacak?
İlle de şehrin göbeğinde olacak diye şart var mı?
Önce yıkımda anlaşalım, taşınacak yer konusunda nasıl olsa anlaşırız.
Haydi, hep beraber düşünmeye...