Hala farkında değil misiniz?
Yazar: Barış Kudar
İşbirlikçi medya, üstüne üstlük Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) nihai hedefine büyük adımlarla ilerlemesine çanak tutup, koltuk değnekliği yapıyorlar...
Siyasi simge olduğunu sonunda itiraf eden AKP Türkiye Cumhuriyeti'ni tarihin karanlık sayfalarına gömmek için saltanatı, hilafeti ve şeriatı getirmek için Türban'ı özgürleştirmek adına ülkemizi karanlık günlere taşıyor.
Cumhuriyet Gazetesi'nin sloganı olan "Tehlikenin farkında mısınız?" sorusunu içimden yüksek sesle bağırmak geliyor... Duymayanlar farkında olmayanlar duysunlar farkına varsınlar diye...
Ancak bunu hangi yolla yapacağım?
Medya kanallarıyla mı? Gazeteleriyle mi?..
AKP İktidarı'ndan nemalanmak için, medya dışı tüm işlerinin yolunda gitmesi için işbirlikçi medya ile mi?
Zaten tehlikenin farkında olan bir iki tv kanalları ve bir iki gazete dışında kim bu tehlikeli gidişe dikkat çekiyor? Kim?
Haa haklarını yemeyelim suçladığımız medyada birkaç köşe yazarı var ki onlar doğru bildiklerini savunmaya dikkat çekiyorlar. Kimler mi? Bekir Coşkun, arada sırada Oktay Ekşi ve birkaç kişi daha... Sonrası... Yok yok...
Bu yazarlarımızdan Oktay Ekşi aklıselimiyle arada sırada doğru saptamalarda bulunuyor ve uyarıyor... Örnek mi? 3 Şubat 2008 Tarihli "Tuzağa Dikkat" başlıklı yazısı:
"ROL çalmak diye bir deyim var. Profesyonel tiyatro dünyasında bir başka anlama gelir mi bilmiyoruz ama aslında başkasına ait olan bir konumu, bir görüntüyü fark ettirmeden kendisine aitmiş gibi gösterme anlamına geldiğini düşünüyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile MHP düpedüz rol çalıyor.
Dediklerine bakarsanız "özgürlük" için uğraşıyorlar.
Kâğıt üstünde çok makul görünen bir istek. Öyle ya, "şiddet" içermeyen, "başkalarına zarar vermeyen" bir kıyafete (türbana) sınırlama getirilmesin diyorlar..."
Ekşi, şöyle devam ediyor:
"Atatürk devrimleriyle yetişmiş, çağdaş, demokratik değerleri içine sindirmiş, çağdaş dünya ile bütünleştiğini son dört kuşak boyunca bilimde, her türlü meslek dalında, sosyal yaşamın her noktasında ispat etmiş kadınlar "özgürlüğe karşı" sayılacak. Anıtkabir başta olmak üzere Antalya'da, İzmir'de, Dikili'de, Sivas'ta, Adana'da, Muğla'da, İskenderun'da, Çanakkale'de, Mersin'de, Zonguldak'ta, Bartın'da "çağdaş değerleri korumaya" yemin eden kadınlar "Türkiye'yi geri götürüyormuş gibi" gösterilecek, buna karşın AKP ile MHP özgürlükçü olacak!
...
Kadını toplumsal yaşamın eşit ve özgür bireyi yapan anlayış değil de, onun erkekle aynı hizada yürümesini bile hazmedemeyen, erkekle aynı masaya oturmasına bile izin vermeyen anlayışın koruyucuları özgürlükçü olacak.
İnsanların inançlarına saygı duyan, kimseye "senin dinin ne?" diye sormayı bile insanın özgürlüğüne haksız bir müdahale sayan laik anlayış değil de, başkasının dini inançlarına burnunu sokan, onu kendisi gibi davranmaya zorlayan, eğer başaramazsa zor kullanmayı bile hak sayan anlayışın koruyucuları özgürlükçü olacak!"
Bu bir küçük örnek...
Çoğul olarak baktığınızda Anıtkabir'i dolduran yüz binleri yok sayabilmek için 25-30 kişinin yaptığı "Türban'a özgürlük" toplantılarını ön plana çıkartan medyamız ne yazık ki Türkiye'nin karanlık günlere gittiğini görmezden geliyor...
O karanlıktan en çok zarar görecek olanların, başta kendilerinin olduğunu görmeyecek denli, gözlerini kapatmışlar patronlarının rantının peşinde koşmayı yeğliyorlar...
AKP'nin dümen suyundaki gazete ya da televizyonları anmaya bile gerek yok... Onlar zaten aynı şeyi istiyorlar...
Kuran'ın kadınlara edep yerlerinizi örtün emrini türbana endeksleyen bu zihniyetle Türkiye'nin nereye gideceği ortada...
Hala farkında değil misiniz?