Katledilen adamın kaleminden...
Yazar: Ayşe Başak Kaban
31 Ocak... Artık çok az insanın hatırladığı bir büyük adamın katlediliş yıl dönümü... Muammer Aksoy gideli 18 yıl geçmiş. Fazla söze gerek yok. Görünen köy de kılavuz istemiyor artık. Bir de kılavuz ve kargalı bir deyim vardı ama buraya yazmak pek uygun düşmez. Ben sizleri Aksoy'un kalemiyle baş başa bırakıyorum. İlk metin bir basın bülteni. Hiç okuyamadığı... Muhtemelen, katledilmeseydi o gün dile getirecekti yazdıklarını. İkincisi ise, 1989 yılında kaleme aldığı kitabının arka kapağından bir alıntı. Dediğim gibi fazla söze gerek yok. Yorum yok...
"Atatürk'ün din düşmanı olduğunu söyleyenler, her alanda kendileri gibi düşünmeyenleri ve farklı inançlara sahip olanları ezmeyi, yok etmeyi, din uğruna cihat sayan vicdan özgürlüğü düşmanlarıdır. Atatürkçüler, dinin değil, din bezirganlarının düşmanıdır. Vicdan özgürlüğünün değil, başkalarının vicdan özgürlüğünü tanımayan, vicdan ve inancı kendilerinin tekeline almak isteyen saldırganların düşmanıdır. Uygarlıktan yana olanlar, gerilikten yana olanlar kadar yürekli ve özverili olmadıkça, Türkiye'nin aydın ufuklara doğru gidişi sürdürülemez, dahası ortaçağ karanlığına gömülmesi önlenemez... Şu gerçeği artık herkesin görmesi gerekir ki, irticanın kitle halinde harekete geçmesi ve laiklik ilkesini yok etme olasılığı, hiçbir dönemde bu kadar yakın, yaygın ve somut olarak kendini göstermemiştir. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar görülmemiş ölçüde ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunu görmemenin korkunç bir yanılgı, hatta gaflet olduğunu dile getirmeyi, Atatürkçü Düşünce Derneği için bir görev sayıyoruz. Özgürlüğe, gönence, hukuk devletinin huzur sağlayan güvencesine kavuşmuş, ulusal iradeye dayalı, çağdaş ve uygar bir devletten yana olan tüm vatandaşlarımızı laiklik ilkesinin uyanık bekçiliğine çağırıyoruz."
"ANAP'ın tek karar vericisi Özal, 1987'de anayasaya aykırı olarak, sırf kendi partisinin milletvekillerinin oylarıyla kabul ettirdiği seçim yasası sayesinde, meclise yüzde 36 oy karşılığında yüzde 65 oranında milletvekili sokabilme marifetini gösterdikten sonra, bu sayıda milletvekilinin parlamentodaki varlığına dayanarak ANAP'ın arkasında halkın sadece yüzde 21. 8'inin yer aldığı resmen saptandığı halde, halkın yarısından fazlasının temsilcilerince seçilmesi gerektiğini, anayasanın öngördüğü cumhurbaşkanını, demokrasinin felsefesine ve mantığına, demokratik geleneklere, anayasanın ruhuna, ilgili anayasal hükümlerin sözüne ve amacına aykırı bir biçimde, hem erken seçimden kaçarak, hem de öteki partilerin kabul edebileceği bir aday üzerinde uzlaşmayı reddederek, yalnız başına seçme ve yeltenme-atama-suretiyle, ülkeyi tam bir rejim bunalımına sürüklemek üzeredir."
* Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi-Rejim Bunalımına ve Kötü Sonuçlarına Doğru Pupa Yelken Gidiş- 1989-Tekin Yayınevi