Daha yapacak çok iş var
Yazar: Münir Koçarslan
Daha yapacak çok iş var
Bundan 12 yıl önce, 4 Kasım 1995'in gece yarısıydı. Sanki gök yarılmıştı. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. O yılların İzmir'i altyapı sorunları yüzünden deyim yerindeyse bir kaşık suda boğuluyordu.
Gerçi hala, normalin biraz üzerinde yağmur yağsa, deniz seviyesinde yerler göle dönüyor ama o gece bir başkaydı. Hürriyet Haber Ajansı'nın bölge haberlerinden sorumluydum. Sanırım saat 04.00 gibiydi. Telefon bağır bağır çalıyordu. Açtım. Karşımda haber müdürüm, sonradan Konak Belediye Başkanı seçilen Erdal İzgi vardı:
"Karşıyaka, Çiğli batıyor, sen uyuyorsun, kalk hemen gel" dedi.
Alsancak'tan iki-üç dakikada gazeteye geldim.
Telsizlerinden geçenler inanılır gibi değildi.
Dere yataklarına yapılan evler yıkılmış, onlarca can yok olup gitmişti.
Sonra acı bilanço ortaya çıktı:
Tam 65 ölü...
Gazetenin manşeti şöyleydi:
"Neden uyuduk!"
Meteoroloji uyarmıştı, ama İzmir'in bir kaç saat öncesinden yapacak pek fazla şey yoktu.
Felaket göçle gelmişti.
Derme çatma binalar, dağlardan inen yağmur sularının yataklarına kurulmuştu.
Aslında çözüm belliydi, ancak uzun vadeliydi.
Bu acı İzmir'e ders oldu.
Valilik, Ege Ordu Komutanlığı, Büyükşehir Belediyesi, Orman Bakanlığı ve Ege Orman Vakfı ortak bir proje başlattı. Amaç, yağmur sularının dağlardan aşağı delicesine akmasını önceleyecek bir set oluşturmaktı.
Bu kenti kuşatan dağlara, halktan da toplanan yardımlarla 2 milyondan fazla fidan dikildi. Mehmetçik çalıştı. İZSU, bentler, teraslar, tay kordonlar yaptı. Böylece felakete set çekildi.
Şimdi, Türkiye'nin dört bir yanından sel haberleri gelirken, İzmir bu tehlikeden kurtuldu.
Her ÅŸey bitti mi?
Hayır.
Ağaçlandırma çalışmaları hızla devam etmeli. Karşıdan baktığınızda çıplak duran dağ yemyeşil orman olmalı.
Daha yapacak çok iş var...