Ha Baykal, ha Koç...
Yazar: Fevzi Yılmaz
"Türkiye'nin omurgası kırılmıştır"
Dik duruşu sağlayan omurga artık yok.
Oysa; 2007 seçimleri; öfkesiz, kimsenin canını yakmadan, objektif şekilde analiz edilmesi gerekirken, bu analiz ne yazık ki CHP içerisinde yapılmamıştır.
Ne mi olmuştur?
Perşembe'nin geleceği Çarşamba'dan belli olmuştur.
Yerel seçimler öncesi, baskın kurultay için düğmeye basılmıştır.
Deniz Baykal siyaseti çok iyi biliyor.
Seçim sürecine girildiğinde sürekli kongre sinyalleri veriyor.
Sayın Baykal, amacını net olarak ifade etmese de; yerel seçimler öncesi aday olmak isteyen binlerce partilinin yine suskun kalacağının farkında.
Biliyor ki; aday olmak isteyenler, tepkilerini dışa vurmayacaklar, suskun kalacaklar.
Önümüzdeki günlerde Sayın Baykal aynı filmi yine sahneye koyacak.
Kurultay'da yine karşısına seçilme şansı olmayan bir aday çıkacak.
Aday biraz güçlü ise; üçüncü bir adayı kendisi çıkaracak.
Oylar bölünecek; Deniz Baykal yine Genel Başkan olacak.
Çoban Ateşi
Şimdi 'Çoban Ateşi' adı altında ciddi bir parti içi muhalefet atağı başladı.
Bu hareket, tüm Türkiye'de meşaleye dönüşeceği izlenimini veriyor.
Bence böyle bir hareket, 2007 seçimleri öncesi başlamalıydı.
En az 50 il başkanı, bir o kadar ilçe başkanı ve aynı oranda örgüt yöneticisi seçimlerde aday adayı oldu.
Bu durum birçok parti üst düzey yöneticisi tarafından aleni dillendirmese de; bu uygulama ile çok yönlü bir kuşatma altında seçime giden CHP örgütünün içi bilinçli olarak boşaltıldı.
Seçimler öncesi bu kadroların hemen doldurulması gerekmez miydi?
Gerek görülmediği için doldurulmadı.
Belki de CHP, tarihinde ilk defa örgütlü bir yapılanma olmadan seçimlere girdi.
Sonucu ise ortada. Yani hüsran.
Sonrasın da ise, parti tüzüğüne göre il ve ilçe kurullarına kayyum atayıp 30 günde seçim yapılması gerekirken, MYK tarafından atamalar yapıldı.
İzmir ve İstanbul bunun en son örneği.
Şimdi, atama ile göreve gelen il yönetim kurulu partiyi seçimlere hazırlayacağı söyleniyor.
Ancak atanan İl Yönetimi, kimin beklentilerine ve amacına dönük, partiyi seçimlere hazırlayacak?
Burası biraz karışık.
Amaç kurultay'da Deniz Baykal'ı tekrar Genel Başkan mı yapmak? Yoksa hedef yerel seçimlere hazırlanmak mı?
Yanıtın ne olduğu değil, bu anlamda örgütlü bir 'Çoban Ateşi' hareketinin gerekliliği.
Ne yazar
Daha önce 10 Aralık hareketi adı altında yine bir meşale yakılmış,
Bu hareket Genel Merkez yöneticileri tarafından; koltuk kapma sevdası olarak lanse edilmek istenmişti.
'Çoban Ateşi' daha farklı bir boyutta, ayakları yere sağlam basan bir hareket.
Bu hareket içerisinde bence en çok dikkat edilmesi gereken konu liderlik konusudur.
Bu hareketin başlaması sonrası; Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç Genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı.
Koç'un çıkış noktası, Çoban Ateşi hareketi olarak algılanıyor.
Oysa aynı Haluk Koç'a bu teklif, Mustafa Sarıgül'ün aday olduğu kongre öncesinde 10 Aralık Hareketi tarafından da yapılmıştı.
Her ne kadar Zülfi Livaneli aday gibi gösterilse de Mustafa Sarıgül'e; "her iki aday da çekilsin, tek aday çıkılsın" teklifi sonrası çıkacak aday; Haluk Koç'tu.
Haluk Koç bu teklife nasıl baktı; "20, 25 milletvekili sayınızı, 45 en az 40 milletvekili sayısına çıkarın"
Tabi bu gerçekleşmedi.
Bugün gerçekleşir mi?
Ayrı bir tartışma konusu.
Beklemek, gözlemlemek, söylemleri doğru yorumlamak lazım diye düşünenlerdenim.
Çünkü yukarıda da söylediğim gibi 'Deniz Baykal siyaseti iyi bilir' üçüncü adayı her zamana kendisi çıkarır.
Haluk Koç üçüncü aday mıdır?
Yoksa; gerçekten CHP'nin gereksinimi olan, "CHP emekten yanadır" söylemlerini üretecek, inandıracak, partiyi gerçek kimliğine büründürecek aday mıdır?
Bu söylemleri üretemeyip, parti politikalarını halka doğru anlatamadıktan sonra; ha Deniz Baykal, ha Haluk Koç..
Ne yazar...