Ä°zmir "deÄŸiÅŸiyor"!
Ä°zmir "geliÅŸiyor"!
İzmir "büyüyor"!
Ä°zmir "zenginleÅŸiyor"!
İzmir "güçleniyor"!
Hadi be oradan, hiçbir şey olmuyor İzmir'e. İzmir her geçen gün "her şeyini" yitiriyor. İzmir'de "efendilik" taslayan ben on ailenin "bireyleri", sadece kendileri kazansın, zenginleşsin, konuşsun, "büyüklük" ve "âlimlik" taslasın diye de, yerel medyada sadece "onlar" ukalalık etsin diye de gerçeklerle yüzleşemiyoruz.
İzmir'in tarihini "Yunan'dan" esinlendiler, Türk İzmir'i hep "yok sayıp", Levanten kültürünü "bizimmiş" gibi yutturmaya çalıştılar, 9 Eylül'lerin için boşaltıp "temsili denize düşünmeyi" bile yalanlamaya, İzmir'i yakıp giden Ermeni-Rum çetelerini masum gibi gösterme hainliğiyle, "Kemal'in askerlerini" Moğol ordusu yerine koymaya çalıştılar.
İzmir'in Türkiye'ye örnek olan tüm değerlerini "unutturup" İzmirlilik ruhunu tamamen İstanbul "şakşakçılığına" dönüştürdüler.
İzmir'e kötülük edenlerle "işbirliği" edip, tüm "zenginliklerini" yok edip, İzmir'i Türkiye'nin en büyük "köyüne" çevirdiler.
İzmir'i bu ülkenin yöneticileri gözünde aşağılamak için ne gerekiyorsa yaptılar ama İzmirli ile karşı karşıya kalınca, utanmadan, sıkılmadan o büyük günahlarını başkalarının üzerine attılar.
Kendi çıkarlı uğruna Kordon'un, Kadifekale'nin, Eşrefpaşa'nın, Karşıyaka'nın, Kemeraltı'nın, Buca'nın, Bornova'nın, Çankaya'nın, İnciraltı'nın, Fuar'ın, Basmane'nin, Alsancak'ın, Güzelyalı'nın, Bayraklı'nın, Damlacık'ın ve tüm "İzmir" olan İzmir'in önce canına okudular, sora da sıkılmadan "ah vah" ettiler.
İzmir'i İzmir oklatan çıkaranların onur ve şerefleri sadece bankalardaki hesap tutarları olduğundan, şimdi de EXPO mücadelesinde, İzmir'e İstanbul'un "sömürgesi" gibi davrananlara, İzmir'i Avrupalı'nın, Dünyalı'nın gözündeki yerini lekelemek isteyenlere karşı "tık" çıkarmıyorlar.
İzmir'in hakları bir bir yitip giderken, bir alkışlamadıkları kaldı. Arada bir TV'lerde, gazetelerde o sırıtan fotoğrafları görünsün diye güya İzmir'i savunuyormuş gibi yaptılar ama; Allah bilir ya, yayınlardan sonra sağı solu arayıp mutlaka "özür de dilemiştir" bu "efendi artıkları" !..
EXPO denen "büyük fuarın" ne olduğunu belki bilmiyoruz ama İzmir'in "ne olduğunu" çok iyi biliyoruz. İşgal dönemlerinde Yunanla şampanya kadehi tokuşturanlar nasıl da belli oluyor şimdi.
Hey Allah'ım, şimdi de kalkıp İzmir güvensiz, İzmir'de Kadifekale'de, Kemeraltı'nda güvenlik yok diyorlar.
Derler tabii… Bu efendiler Konak'a, Kadifekale'ye, Kemeraltı'na hiç girmişler midir? Hiç o zırhlı otomobillerinden inip, Kemeraltı'nda bir çay çorba içmiş midir? İzmir Polisi'nin yaptığı büyük mücadeleyi onlara anlatan olmuş mudur?
Ä°zmir'de yerel birliktelik yok!
İzmir'de yerel bir mücadele ruhu yok!
İzmir'de gerektiğinde masaya yumruğunu vurup 9 Eylül'ü hatırlatacak bir tek "yönetici", Ankara'da "temsilci" yok.
Ve anladığım kadarıyla ben de bu satıra kadar boşuna yazdım!
Ne dersiniz yazdıklarım "boşuna mı"?

***

KokuÅŸmuÅŸlara bir mesaj!

Geçen yazdım, bir daha yazıyorum. Gerekirse bu köşenin altına slogan olarak bile yazarım. 17 Eylül’den bu yana www.sonkursun.net diye bir site çalışması başlattım. Lakin ben önce www.kentyasam.com yazarıyım ve "Son Kurşun" da "Kent-Yaşam"ın "haylaz kardeşi"dir. Ha, bunu neden yazdım? Onu da belirteyim. Bazı kerameti kendinden menkul naylon efendiler, bu iki siteyi "o beyin olmayan" kafalarına göre yorumlamaya kalkışmış. O kokuşmuş varlıkların, İzmir’e hatta Türkiye’ye tasladıkları "sahtekâr efendilikler" artık canıma yetti. Bakın bir daha haykırıyorum: "Kent-Yaşam" ile "Son Kurşun" kardeştir. Tıpkı Hüseyin ve Saadet Erciyas’lar ile tüm Kent Yasam yazarları, benim kardeşim olduğu gibi. Ve biz, o beyin olmayan kokuşmuş kafalar gibi birbirimize "cüzdanımızla" değil "vicdanımızla" bağlıyız. Dünyaya farklı pencerelerden baksak bile, biz hep insanlığımızın müşterekinden yola çıkarız. EGE TV’de her gün 13.15’te on beş dakika konuşmam ve internet sitesi kurmam "bazılarını" çok rahatsız etti.
Ha şunu da söyleyim, Allah ömür ve sağlık verdikçe, yazacaklarım ve konuşacaklarım da aslanlar gibi bazılarına "kapak" olacak inşallah "kapak"!
Bilmem anlatabildim mi?

Not: resimde gördüğünüz dünya tatlısı Karakaçan bu yazıyı kim üzerine alınırsa onun için "anıracak" ! Anırırken ne der? Onu da siz düşünün artık!