Kasım'a kadar Kemal abi...
Yazar: Macit Sefiloğlu
CHP'de seçim öncesinde atanması gereken il başkanı, seçimden sonra atandı. Vekaletle genel seçimlere girerken; "Aman kimsenin kalbi kırılmasın" mantığıyla koca bir kenti ehil olmayan ellerde bırakan CHP yönetimi, İzmir'i tanıyan, parti örgütünü bilen bir ismi İl Başkanlığı koltuğuna oturttu.
Peki bu atama sorunu çözer mi? Ben gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki; bu atama, kulakları çınlasın Necmettin Erbakan'ın ünlü sözüyle anlattıkları gibi; "pansuman tedbiri" bile olmaz.
Neden mi. Ben gördüklerimi aktarayım, göremediklerimi de bilenler hafızalarından eklesinler.
Birincisi; CHP'nin "toplam kalite" dedikleri gibi "toplam heyecana" gereksinimi var. Oysa, bu heyecan şu anda Kemal Karataş'ta olsa bile, hemen altındakiler dahil, birçok kişide yok veya yitirilmiş durumda.
Seçim sonuçlarını bile doğru biçimde irdelemiyor birçok CHP üyesi veya yöneticisi. Beylik laflarla, CHP'nin bu ülke için ne kadar gerekli olduğu gerçeğini halka anlatmaya çalışılıyor.
Buna karşın, AKP'nin seçim kazanma nedenlerindeki ayrıntılar dikkate alınmıyor.
Aydın Erten'in ölüm yıldönümünde buna dair tek doğru sözü sanıyorum Balçova Belediye Başkanı M. Ali Çalkaya söyledi. Çalkaya, seçimi irdeleyen partili arkadaşlarına "Seçim bize daha çok çalışmamız gerektiği gerçeğini ortaya koydu" derken, kuru kuruya söylemlerle topluma ulaşılamayacağının altını çizdi.
İzmir'de bazı ilçelerde belediye başkanları ve yerel yöneticilerin sayesinde CHP yine de oy potansiyelini korudu. Ancak, oylarını çok daha yükseğe çıkarma iddiasında yanıldı. Yerel seçimlere bir yıl kaldı. Bir yol sonra bu tarihlerde, artık atılacak adımların 2009 Mart ayına bir faydası olmaz.
CHP'nin yeni İl Başkanı Kemal Karataş'ın Büyükşehir Belediye Meclisi'nde dikkat çektiği unsurlar gözden kaçırılmamalı.
CHP parti yönetimi ile CHP'li yerel yönetimler arasında kimi yerlerde uçurumun ötesinde uçurum var.
Bırakın uçurumu, CHP'li yöneticilerin hemen altındaki isimler CHP'yi değil, AKP'yi överken, kimsenin tıkı çıkmıyor.
AKP'de solcu adaylar
Şimdi bir İzmir gerçeğinin daha altını çizelim. Örneğin, AKP Konak belediye Başkanlığı için Ahmet Sarışın'ı düşünüyormuş. Sarışın'ın AKP'ye ne kazandıracağını bilemem. Son günlerde bu laf özellikle kulislere gönderiliyor. CHP Karşıyaka İlçe Örgütü'nde Alaattin Yüksel'in ekip arkadaşı olduğunu açıklayan "AK solcular" grubundan Fevzi Yılmaz istifa etmiş. Gerçekleşen 45 istifanın ardından bu isimlerin AKP'ye gidecekleri kesin. Demek ki, CHP'li olanların AKP'ye gitmesi olası. AKP'nin de bazı solcu adayları, genel seçimde olduğu gibi İzmir'de yerel yönetimlerde aday yapması da olası. En azından meclislere CHP içerisinden oy götürecek bazı isimler, AKP'nin tercihi olabilir.
Varoş kralları
CHP'nin İzmir'de en çok zorlanacağı yerler ise çok net. Ekonomik gelir düzeyi düşük, daha çok hizmet isteyen bölgeler. Yani varoş diye tanımlanan yerler. Oysa, CHP'nin son dönemlerinde varoşlardan sayısız isim parti yönetimine hakimdi. Bu isimler parti yönetimine hakimdi ama, halkına hakim değildi demek ki. İl Başkan Vekili Zikri Dursun örneğin Gültepeli. Ama CHP Gültepe gibi bir kalesinde vuruldu.
İşte bu koltukta ne kadar kalacağını bilmediğimiz (Atama ile geldi çünkü) Kemal abinin önündeki tablonun hüzünlü ve karaltılarla dolu bir bölümü. Daha yazılacak çok şey var. Şimdilik bu noktada bırakalım. Burada noktalarken ise şu yaşam gerçeğinin altını çizelim: CHP'nin İzmir'deki yerel iktidarını koruması, geliştirmesi sadece "sözde" laflarla mümkün olmaz...