Yarına bakmak 2007-08-01 00:00:00
Yarına bakmak
Yazar: Erdal Ä°zgi
Eğer beklenilen gerçekleşmemişse;
Veya buna yenilgi, hüsran, hezimet, beğenilmeme, istenmeme deniyorsa;
O zaman muhasebeyi ve muhakemeyi kısa tutarak, mesajları alarak "ne yapacağını, eksikliğini, aksaklığını veya ayıbını" nasıl kapatacağını düşüneceksin.
Aksi takdirde;
Sağırlar çarşısında gazel okur,
Körler çarşısında ayna satarsın.
***
Takdir ilahi kudretten değil fani kuldan geliyorsa, önce başını iki elinin arasına alıp, şapkayı önüne koyup beynini yoracaksın.
"Perişanlık çarsısındaki halimi nasıl düzeltir, kaybettiklerimi kimlerle ve hangi yöntemle toplarım."
Düne dönerek dövünmek, bugüne bakarak kararmak nasıl anlamsızsa, yarına bakarak hareketlenmek o kadar yararlıdır.
***
Ne kötü olgudur mirasyedi olmak.
Sırt üstü yatıp, bol keseden hazmedemeyeceğini bilerek daha da yemek.
İşin acı yanı;
Yarını düşünmeden elindekini tüketirken, karşındakinin istekle, inançla, hırslı çalışmasına baka kalmak.
Bugün sandık sonucunun yansıması ve emrettiği budur:
"Yarına bak..."
***
Bak ki; kendini topla. Sana verilen - belki de bir daha göremeyeceğin - nimeti yeniden kazanmaya çalış.
Gör ki; hataların, eksiklerin, yanlışların hep dillerde, düzeltme yolunda inancın da ilken olsun.
Yoksa daha çok ağıt yakar, diz döver, dövdürürsün.
"Yapamıyorum" diyorsan, mertçe söyle, eğer kaldı ise dostun, hımsın, arkadaşın el versin.
***
Yarına bakamıyorsan, emanete hıyanet ettiğinle kalmaz, tarih boyunca yargılanırsın.
Çocuğun sessiz kalsa, torunun karşına gelecektir:
"Neden, niçin..."
İşte o zaman haysiyet çeşmen kurumamış, "Ben şuydum, buydum" muhabbetinde değilsen, kabullenmen seni "kabir azabından" kurtarır.
Daha haftalar, aylar var. Yapacağın iş belki zor ama bir gayret et.
Yarına bak.
İleride kaldırımları paylaşacağın insanlar ve havasını soluyacağın memleketin için...
Veya buna yenilgi, hüsran, hezimet, beğenilmeme, istenmeme deniyorsa;
O zaman muhasebeyi ve muhakemeyi kısa tutarak, mesajları alarak "ne yapacağını, eksikliğini, aksaklığını veya ayıbını" nasıl kapatacağını düşüneceksin.
Aksi takdirde;
Sağırlar çarşısında gazel okur,
Körler çarşısında ayna satarsın.
***
Takdir ilahi kudretten değil fani kuldan geliyorsa, önce başını iki elinin arasına alıp, şapkayı önüne koyup beynini yoracaksın.
"Perişanlık çarsısındaki halimi nasıl düzeltir, kaybettiklerimi kimlerle ve hangi yöntemle toplarım."
Düne dönerek dövünmek, bugüne bakarak kararmak nasıl anlamsızsa, yarına bakarak hareketlenmek o kadar yararlıdır.
***
Ne kötü olgudur mirasyedi olmak.
Sırt üstü yatıp, bol keseden hazmedemeyeceğini bilerek daha da yemek.
İşin acı yanı;
Yarını düşünmeden elindekini tüketirken, karşındakinin istekle, inançla, hırslı çalışmasına baka kalmak.
Bugün sandık sonucunun yansıması ve emrettiği budur:
"Yarına bak..."
***
Bak ki; kendini topla. Sana verilen - belki de bir daha göremeyeceğin - nimeti yeniden kazanmaya çalış.
Gör ki; hataların, eksiklerin, yanlışların hep dillerde, düzeltme yolunda inancın da ilken olsun.
Yoksa daha çok ağıt yakar, diz döver, dövdürürsün.
"Yapamıyorum" diyorsan, mertçe söyle, eğer kaldı ise dostun, hımsın, arkadaşın el versin.
***
Yarına bakamıyorsan, emanete hıyanet ettiğinle kalmaz, tarih boyunca yargılanırsın.
Çocuğun sessiz kalsa, torunun karşına gelecektir:
"Neden, niçin..."
İşte o zaman haysiyet çeşmen kurumamış, "Ben şuydum, buydum" muhabbetinde değilsen, kabullenmen seni "kabir azabından" kurtarır.
Daha haftalar, aylar var. Yapacağın iş belki zor ama bir gayret et.
Yarına bak.
İleride kaldırımları paylaşacağın insanlar ve havasını soluyacağın memleketin için...
