Agora'da hile yapan, müşterisini kazıklayanları denetlemek, sokakların düzenli ve temiz olması vs. işler için Agoranomos'lar görev yaparmış.
Kasap, zahireci, şarapçı, çömlekçi, balıkçı vs. esnafın korkulu rüyası olan Agoranomos'ların, kent suçu işleyenlere, "idare et abi" diyenlere, nasıl davrandıklarını henüz bilemiyoruz...
O yıllar, halktan en çok şikâyet alan esnafların başında balıkçılar gelirmiş. Müşteriye kokmuş balık satmakta, kafa tutmakta balıkçı esnafının eline kimse su dökemezmiş...
İzmir Agora'sında balıkçı esnafının binlerce yıl önce duvarlara çizdiği ve tosun edebiyatını aratmayacak müstehcen resimler ve yazılar sanki bu savı doğruluyor.
Birkaç yıl öne Foça balıkhanesinden satın aldığım denizden yeni çıkmış, çıtır çıtır balıkların aradan geçen iki saat sonra kokmuş olduğunu fark edince, telefonla Foça'daki Agoranomos'lara balıkçıyı şikâyet etmiştim... Balıklara verdiğim paraya değil de uyanık balıkçı tarafından resmen kazıklanmış olmama halen üzülürüm...
Balıkçı, ayıklama sırasında bayat balıklarla taze balıkların yerini değiştirip kokmuş balıkları paketleyip elime tutturmuştu... (Buna argoda 'kakalama' denir) Demek ki bozuk mal satmanın, insan kandırmanın tarihi binlerce yıl öncesine kadar gidiyor.
Eskiden Belediye tarafından yapılan gıda denetimleri şimdi Tarım İl Müdürlüğü Agoranomos'ları tarafından yapılıyor. Yani, gikoz ve bal esansıyla yapılan sahte baldan, merdiven altında üretilen gıda maddelerine kadar sağlıksız üretilen ürünleri denetlemek Tarım İl Müdürlüğü'nün görev alanına giriyor.
Bir gün yolunuz Kemeraltı Çarşısı'na düşerse Kestane Pazarı'na uğrayın, aralarında en az 500 metre olması gereken, kedi, köpek, kuş ve benzeri canlı hayvan satıcılarıyla, açıkta gıda satan turşucu, peynirci, sakatatçı esnafının yan yana nasıl mesleklerini icra ettiğini görün... 2007 yılında sağlımızı emanet ettiğimiz Tarım İl Müdürlüğü'nün Agoranomos'larının başarılı olup olmadığına "idare et abi" diyenleri idare edip etmediklerine siz karar verin...
26 Temmuz 2007 Ödemiş - Basmane hızlandırılmış treninin Ayrancılar yakınında devrildiğini Kent-Yaşam'da ve gazetelerde okuduk. Daha yeni elden geçirilen bu hatta trenin neden devrildiğinin teknik açıklamasını ilgililer elbette ki yapacaklar...
Devrilen vagonun içinde bulunan ve kazadan ufak tefek sıyrıklarla kurtulan dostlarımla olaydan iki saat sonra konuştum. Dostlarım, vagonun içersinde yangın tüpünün, ilk yardım çantası ve camları kıracak çekicin bulunmadığını, camların dışarıdan gelen insanlar tarafından kırıldığını, bu şekilde dışarıya çıkabildiklerini söylediler.
Kulağı kopan ve ağır yaralanan yolculara ilk yardım çantası olmadığı için anında müdahale yapılamamış...
TCDD'nin değerli Agoranomos'ları; hareket eden içinde yüzlerce insan taşıyan, reklâmını yaptığınız trende neden yangın tüpü ve ilk yardım çantası, cam kırma çekici bulundurmuyorsunuz? Tren, daha ıssız bir yerde raydan çıkıp devrilse ve yangın çıksaydı, insan hayatına mal olacak sonuçtan hiç mi vicdanınız sızlamayacaktı!