Tipik bir İzmirli yaklaşımıyla tatil deyince aklınıza Çeşme'den başka yer gelmiyorsa, "beach club'lardan vazgeçmem" ya da "tatil dediğin deniz-güneş-kum üçlemesiyle yapılır" diyorsanız, boşuna zaman kaybedip bu yazıyı okumayın.
Bunlar da bir seçenek ama doğrusu bana hiç cazip gelmiyor. Günlük yaşamımızın rutinlerinden kurtulup içine bir parça heyecan, macera, değişiklik katmadıktan sonra tatilin ne anlamı var ki?
İşte böyle düşünürken karşılaştım bu yeni tatil seçeneğiyle: Ekolojik Çiftlik Tatili. Aslında uygulama 20044te başlamış ama ben yeni gördüm doğrusu.
Proje, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından Genç-Tur ortaklığı ile yürütülüyor. Adı: TaTuTa. WWOOF'un (Willing Workers of Organic Farms-Ekolojik Çiftliklerde Gönüllüler Örgütü) Türkiye'deki temsilcisi olan Buğday'ın kurduğu ekolojik çiftliklerin sayısı kısa sürede 70'e ulaşmış.
Türkiye'nin dört bir yanındaki çiftliklerde yaşamlarını doğayla iç içe geçiren, hormon, ilaç nedir bilmeyen, hala geleneksel tarım yöntemlerini kullanan çiftçiler ev sahipliği yapıyor konuklarına.
TaTuTa Ekolojik Çiftlik Ziyaretleri bir yandan ekolojik tarım yapan çiftçiyi maddi ve manevi anlamda desteklemeyi amaçlarken, diğer yandan da tükettiğimiz ürünlerin kaynağını ve kırsaldaki yaşam koşul ve süreçlerinin bir bölümünü yaşayarak görme şansı sunuyor.
Buğday'ın www.bugday.org alan adlı internet sitesinde çiftliklerin haritası yer alıyor. Nereye gitmek istediğinizi seçiyorsunuz, bir de nasıl kalmak istediğinizi belirliyorsunuz. Bunun iki yolu var: Çiftliklerde çok da yüksek olmayan rakamlar ödeyerek kalabildiğiniz gibi, çiftliğin işlerine yardımcı olmak kaydıyla ağırlanabiliyorsunuz.
Ama her başvuru kabul görmüyor. Eğer kentteki kötü alışkanlıklarınızı, çevreye zararlı yaşama biçiminizi arkada bırakamıyorsunuz seçilmiyorsunuz ya da çiftlik sahibinin sizi kentin kalabalıklarına uğurlama şansı var.
Konukları genelde gençler oluşturuyormuş. Kimi "Nasılsa bir işim yok, gideyim de bir işe yarayayım bari" diye gidiyor, kimi "Yeter artık bu gürültü, şamata!", kimi de "Dünyanın sonu geliyor, bir şey yapmak lazım. Nasıl bir şeymiş şu organik tarım?" deyip yola çıkıyor. Yurt dışından gelenlerin sayısı da az değilmiş bu arada...
Doğrusu benim çok hoşuma gitti. Kentin hayhuyundan olsa gerek, biraz geç duyduk ama bence denemeye değer.