EXPO şaşkınıyım!
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
Vallahi ne Tayland'a ne de Paris'e gidenlerden değilim. Karınca kaderince İzmir'e büyük katkısı olan EXPO 2015 projesindeki gelişmeleri yerimden izliyorum. Bir de dikkatlice izleyen bazı dostlarımdan bilgi alıyorum.
Geçen hafta Paris'te yapılan EXPO Türkiye sunumunu Gazeteci- televizyoncu Nuri Çolakoğlu'na verildiğini yazmıştım. Daha sonra İzmir medyası bu durumu öğrendi ama başta tepki vermedi.
Tüm gezilerin katılımcıları olan bazı meslektaşlarımızı İzmir bu konuda yakından izliyor. Erol Yaraş, Nedim Atilla. Osman Gencer, Hakan Tartan ve arada bir geziye davet edilenler. Ben de kendilerinin bu konudaki yazılarını açıklamalarını izliyorum doğal olarak.
Ancak, Paris sunumunun ardından yazılanlar ve çizilenler beni hayrete düşürdü. Kemse kimseyle bir ittifak sağlayamamış projenin Türkiye sunumu konusunda. Kimi beğenmiş, kimi mutedil, kimisi ise "rezalet" olarak niteledi.
Örneğin, bence büyük bir skandala dönüşen EXPO Tayland gezisini öve öve bitiremeyen, bu gezinin büyük yarar sağladığını söyleyen Nedim Atilla ile Erol Yaraş EGE TV'de birbirine girdi.
Paris'te gösterilen ve Nuri Çolakoğlu'nun hazırladığı filme ödenen paradan tutun, içeriğine kadar birbirleriyle uzlaşamadılar.
Neden acaba?
Ege TV'nin yöneticisi ve programın yapımcısı Erol Yaraş, Tayland gezisindeki iyimserliğini bir kenara bırakmış, Paris'teki sunuma ciddi eleştiriler yöneltti. Bu gidişle EXPO'nun alınmasının da zor olduğunun altını çizdi. Nuri Çolakoğlu'nun hazırladığı filmi Hamdi Türkmen de beğenmedi. Nedim Atilla ise İngilizcesi bile pek anlaşılamayan filmi ne beğendiğini ne de beğenmediğini söyledi. Hatta Nuri Çolakoğlu'na Hürriyet'ten yapılan övgüyü de, "Bu durum doğal. Sayın Çolakoğlu Hürriyet ve CNN'nin tepe yöneticisi" diye yapılan haberin gerçeği yansıtmadığı görüşünü savundular.
Bu arada; ilginç bir nokta daha dikkatimi çekti. Tüm bu tartışmalar sonucunda İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş yeniden övülmeye başlandı. Sanki projeyi Demirtaş yürütseydi, daha iyi olacakmış gibi bir izlenim edindim proğramın akışından.
İşte tüm bu gelişmeler; benim EXPO şaşkını olmamı sağladı. Şaşkınım çünkü aylardır bu konuda tarafsız, objektif bazı değerlendirmeler dikkate alınmıyordu. Geziye davet edilenler; Turgut Özal'ın ABD gezisine götürülen ve "Beyaz Saray'da Özal'ın başarısı"nı yazanlar gibi EXPO'daki gelişmeleri övüyorlardı.
Oysa, EXPO'nun İzmir'deki sunumu izledikten sonra bir yazı yazmıştım. Bu sunumla bir yere varılamayacağı zaten o günlerden belliydi.
İkinci bir konu, İzmir'in bu konudaki hazırladığı WEB sitesinin durumu. Bu siteye bakıldığında zaten birçok şeyi Paris'e gitmeden de anlayabilirsiniz.
Bir baÅŸka konu, EXPO'nun patronluÄŸu meselesi.
Hükümetin ipleri ele aldığı EXPO'da sunumlar dahil hiçbir konuda artık İzmir'in yerel dinamikleri dikkate alınmayacak.
Ama bu durum zaten çok önceden belliydi. Bazı gazeteci arkadaşlarımın çok önceden projenin Universiade meselesine döneceğini yazdığını iyi biliyorum.
Universiade konusunda Hükümetten yardım istediği sırada Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na karşı bu durumu AKP'nin siyaseten kullanacağını yazmıştım. O tarihlerde bu görüşlerime kızanlar olmuştu.
Şimdi; benzer bir durumu yaşıyoruz. Ancak, bunun yaşanacağı Tayland'a yapılan ve kamuoyuna "Çiçek Sulama Gezisi" diye madara olan gezi öncesinde de belliydi. Peki ne oldu da Paris sonrası hemen hemen tüm gezilere giden meslektaşlarımız ayrı düşmeye başladı.
Oysa Paris'e gitmeden önce de bu arkadaşlarımızı bir ön toplantıya davet eden Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Kültürel İşler Daire Başkanı Necil Nedimoğlu, EXPO Yürütme Kurulu Başkanı Büyükelçi Mengü Büyükdavras, EXPO 2015 İzmir Tanıtma Kurulu Başkanı Büyükelçi Solmaz Ünaydın, EXPO 2015 İzmir Genel Sekreter Vekili Tunç Soyer tarafından İzmir'de ağırlanıp, bilgilendirilmişlerdi. O zaman görevlilere birçok soru yöneltilmişti. O zaman sanatçı Burhan Öcal'ın sunumda varolmasını yadırgamayanlar, ne oldu da sunum sonrası bu durumu yadırgadılar. Ben de meraktayım...