Afişlerin gülen yüzü!
Yazar: Sabriye Mercan Bolulu
Agah Agamemnon büyüğümüz, otobüsteki konuşmaları aktarmış yazısında. Çok da doğru demiş: Bu sıcakta ne o sakallar çekilir, ne de ağır aksak giden, çoğu klimasız otobüsler! Elbette işçiler haklarını alsın. Ama otobüslerde benim başka bir şey dikkatimi çekiyor son zamanlarda: Afişler!
Bir süredir görmediğim, Aziz Kocaoğlu'nun fotoğraflarının kocaman yer aldığı afişler yeniden boy göstermeye başladı. Başkan önemli bir laf mı etmiş, bir günü mü kutluyor, doğum günü falan mı diye aklımdan geçti önce. Sonra miyop gözlerimle biraz daha yaklaşınca afişlerin spor okullarına davet olduğunu anladım.
Gözlerim Başkan Aziz Kocaoğlu'nun mavi gözlerini, kır saçlarını, gülen yüzünü kolaylıkla seçiyor ama afişin asıl konusunu seçmekte zorlanıyor.
Hiç gözlerimi suçlamadım boşuna! Kocaoğlu'nu da eleştirmedim! Bu olsa olsa tasarımcının seçimidir herhalde. Koskoca başkan, "Konuyla ilgisi olmasa da benim fotoğraflarımı kocaman kullanın, İzmirlinin gözü gönlü açılsın, hem beni daha iyi tanısınlar artık!" dememiştir eminim. Afişler tasarlandıktan sonra da Kocaoğlu'na gösterilmemiştir herhalde: "Başkanım, yaz okulları için afiş hazırlattık, beğendiyseniz basalım" diyecek halleri de yoktur. Bu işleri başkaları yapıyordur, böyle basit konuların kararlarını başkaları veriyordur herhalde. EXPO'ydu, genel seçimlerdi derken afişlerin de kararını Kocaoğlu verecek değil ya? E, malum nedenlerden ötürü belediye otobüsüne de binecek durumda olmadığına göre, nereden haberi olacak Aziz Kocaoğlu'nun bu abes durumdan?
O yüzden Başkan'a bir şey söylemeye gerek yok!
Ama mesleki refleksten olsa gerek, söylemeden de duramıyorum işte: Komik oluyor! Haklarını vermekte çekinceli durduğunuz şoförlerin arkasında duran afişlerde kocaman bir gülücükle gençleri yaz okullarına davet etmek ya da başka bir şeyin tanıtımı komik oluyor.
Tıpkı Ahmet Piriştina'nın üçüncü ölüm yıldönümünde neredeyse kırk ayrı yerde anma töreni yapılması gibi! Zavallı Piriştina ailesinin bireyleri, kimseyi kırmamak için, o törenden bu törene koşmaktan perişan olmuşlardı. Hele Ahmet Başkan'ın düğününü göremediği gelini Nevda Hanım'ın durumu içler acısıydı!
Son seçimlerde İzmir'in yarısı Piriştina'yı ne kadar sevdiğini gösterdi zaten. Bu anma törenlerini de ortak bir platforma taşımak o kadar olanaksız mı?