Siyasi partilerde demokrasi talebi
Yazar: Çağlayan Bilgen
BAZI siyaset bezirgânları demokrasi özürlü siyasi partilerin kapılarında sıraya girmeye başladı yine...
Milletin vekilliğine soyunanların birçoğu, ceylan derisi koltuklara oturmaşansını sunan liderlerinin karşısında,doğum gününde "tam sadakatla bağlı" olmaya talipler.
Nitekim, AKP'de dün hakim nezaretinin olmadığı göstermelik bir eğilim yoklaması yapıldı. Ama... Vekillik için başvuran 81 aday adayının kaderi liderin iki dudağı arasında.
MHP'de ise başvuranların sayısı düşük oldu ve 39'da kaldı.
Demokrat Parti çatısı altında birleşen DYP ve ANAVATAN'da başvuru süresi dün sona erdi. Bu iki partide aday adaylarının sayısı da 50'yi aştı.
Aday adaylığı için başvuru süresi yarın sona erecek olan CHP'de ise milletvekili hayaliyle partiye 3 bin YTL yatıranların sayısının 100'ü bulduğu söyleniyor. CHP ile işbirliği yapan DSP'nin yanı sıra GP, SP, İP ve HYP başta olmak üzere diğer partilerde aday adaylığı için fazla talep yok.
500 YTL ile 3 bin YTL arasında değişen ödemelerin yapıldığı partilerde 24 milletvekilliği için bine yakın talipli var.
Geçmiş dönemlerde kimlerin milletvekili olup TBMM'ye gittiğini gören bazı aday adayları, "Ya çıkarsa" diyerek adeta Milli Piyango bileti alır gibi başvuru yapmaları dikkat çekiyor.
Aday gösterilmese bile en azından bundan sonraki siyasi yaşamında gerekli olabilir düşüncesiyle kartvizitine "Milletvekili aday adayı" yazısını eklemek isteyenler de var.
Bu günlerde Ankara'yı mesken tutan bazı aday adayları genel merkezde başta genel başkan olmak üzere partinin üst yöneticilerini etki ve baskı altına almak için her türlü yolu deniyor.
Kimi aday adayı üyesi olduğu hemşehri derneğine, kimi etnik kökenine veya mezhebine güveniyor.
Kimi kadın derneklerini arkasına alıyor, kimi ise üyesi olduğu meslek odasına, sivil toplum örgütüne güveniyor.
Aday adaylarıne destek verenler, parti genel merkezlerini faks ve elektronik posta yağmuruna tutuyor.
Oysa...
Ülkeye demokrasiyi getirme vaadinde bulunan siyasi partiler, demokrasiyi içlerine sindirip üye veya delegelerinin önüne sandığı koyup ön seçim yapmış olsa, kimse Ankara'da karargah kurarma ihtiyacı duymazdı.
Siyasi Partiler ve Seçim Yasası'nı bahane gösteren kimi siyasilerin ekmeğine işte böyle sıkışık seçim takvimleri de yağ sürüyor.
Listeye girme umudu taşıyan aday adayları da nedense pek ses çıkarmıyor.
Halbuki hem aday adayları hem de yerel örgütler, "Biz önseçim istiyoruz. Partinin tabanı biziz. Parti organları seçilirken bize ihtiyaç duyuyorsunuz. Ancak milletvekili, belediye başkanı veya meclis üyeleri seçilirken kendi bildiğinizi okuyorsunuz. Kafanıza göre seçiyorsunuz. Bizi yok sayanı, biz de yok sayacağız" diye tepki koyup sesini yükseltse acaba o zaman partilerin üst yönetimleri yine bildiğini okuyabilir mi?
Yerel örgütlere en çok gereksinim duyulduğu bu dönemde taban, tavanı biraz sıkıştırsa acaba demokrasi, önce partilere, sonra da ülkeye gelebir mi?
Demokrasi istiyorsak tabi.
***
BİRAZ GÜLELİM
Siyasetçiye güvercin benzetmesi
Konak Meydanı'nda güvercinlere yem atan vatandaşın biri arkadaşına şöyle diyordu: "Şu güvercinlere ne zaman yem atsam, siyasetçileri hatırlıyorum."
Arkadaşı "Neden?" diye sorunca şu yanıtı aldı: "Neden olacak, yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza yapıyorlar..."
***
CHP'de seçim öncesi genel af beklentisi
GEÇEN hafta içinde Karşıyaka'da CHP'ye 200'e yakın yeni üye katıldı.
Yeni partililere altı ok rozeti takan Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, CHP'den istifa eden Karşıyaka Belediye Meclisi'nin altı üyesinin de törende olması gerektiği istediğini dile getiriyor ve şöyle diyor:
"Umarım arkadaşlarımız doğru yolu görüp, tekrar yuvalarına geri dönerler."
Demesine diyor ama... Bu meclis üyelerinin geri dönmesi için ne çaba gösterdiği de ayrı bir konu...
Gerçi bu altı meclis üyesi CHP'den istifa etse de kalpleri hala parti için atıyor...
Çünkü...Ayrılanların çoğu yılların partilisi...
Onları kimse kolay kolay CHP'den kaparamaz.
Ama...Altı meclis üyesi, milletvekili olma uğruna kişisel hırslarını, parti çıkarlarının üstünde tutan kişiler yüzünden CHP'den koptular.
Sekiz ay önce yakalarındaki altı oklu rozeti çıkaran, ancak kalplerinde taşıyan Hüseyin Günlü, Atalay Düzgün, Asuman Yalçın, Faruk Yıldırım, Necdet Işık ve Serdar Aktop önümüzdeki günlerde törenle tekrar CHP'ye dönecekler.
Onları partiden ayıran etkenlerden birisi olan İlçe Başkanı Ertam Özen bu görevini bıraktı ve şimdi milletvekilliğine soyundu.
Bakalım listede kendine nasıl bir yer bulacak?
Hep birlikte göreceğiz.
Neyse...
Şimdi beni yine CHP düşmanlığı yapmakla suçlayabilir bazıları, bu nedenle fazla uzatmadan, DSP ile işbirliği yapan CHP'nin partinin içinde ve dışındaki tüm küskünleri kucaklayacak genel bir af çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
Örneğin, İzmir'de haklarında uyarı ve kınama cezası verilen belediye meclis üyeleri affedilmeli...
Partiden ihraç edilenlere, daha önce CHP'den çeşitli nedenlerle ayrılan tüm sol unsurlara kucak açılmalı ve "sol birlikteliğin" sınırları daha geniş çizilmeli.
Sosyal demokrat birikime sahip tüm kadrolara sahip çıkılmalı.
Bir kişi bile dışarda bırakılmamalı.
CHP, eğer iktidara alternatif olmak istiyorsa, herkesle barışık olmalı.
Tabi bu barış, laik, Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve ülkenin bölünmez bütünlüğü ekseninde olan parti ve kişilerle yapılmalı.
Bu eksende olmayanlar zaten CHP'de yer alamaz.