Manisa'daki tablo
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
Cumhuriyet Mitingleri'nin Ankara ve İstanbul'dan sonraki durağı Manisa oldu. Manisa'daki mitingin en önemli özelliği, "Milletvekilliği ve TBMM Başkanlığı sürecindeki açıklamaları, koltuğuna 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocukluk yaşını çoktan aşmış bir İmam Hatip öğrencisini oturtarak toplumun belli kesimlerini davul gibi germesi ve son olarak AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı sürecindeki demeçleriyle" "Asker Bildirisi"ne önemli katkıda bulunan TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın memleketi olmasıydı. Sultan Meydanı ve Valilik önünde hayli mitingi izledim geçmişte. Manisa'da geçmişte en görkemli mitinglere Süleyman Demirel'in imza attığını söylemek yanlış olmaz kanımca. Sultan Meydanı Tayyip Erdoğan ve AKP'ye de prim tanımıştı. Ama Manisa'daki kalabalığa bakıldığında öyle görünüyor ki; AKP'nin ve Bülent Arınç'ın kredilerinde önemli azalmalar yaşanabilir. Merkez sağın birleşme süreci de dikkate alınırsa, Manisa'daki hiç azımsanmayacak ölçüdeki başı örtülü kadınların da yer aldığı mitingden çıkarılacak ders AKP'nin bundan sonraki sürecinin öyle kolay geçmeyeceği yönünde. "Ülkenin yüzde 99'u Müslüman" söylemi ile "siyasal İslam" anlayışını birbirine karıştıranların Manisa buluşmasını iyi analiz etmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum. Karlı çıkar diyenler Çünkü, yaşanan son süreçten "AKP'nin seçimde karlı çıkacağı" yönünde bir söylem geliştirilmeye çalışılıyor. Bu düşünceyi tartıştıran ve tartıştıranların AKP'nin yola çıkış süreç ve söylemlerine geri dönüp bakmalarında yarar var. Liberal adımlar atılacağı, merkez sağın partisi olacağını belirten AKP kurucuları, Manisa'da protesto edilen Bülent Arınç'ın yarattığı zafiyetlerin sonuçlarını kanımca seçimde görecekler. ANAP'ın yok oluş sürecinde manken anneleri dahil birçok transfere imza atan AKP; İzmir'de "Güleç yüzü" ile ciddi oylar aldı. AKP'ye o tarihlerde evet diyen merkez sağ siyasetçilerin önümüzdeki günlerde İzmir'de çok ciddi baskı göreceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın. Bu parti içerisinde kalıp, halktan oy isteme noktasında liberal isimlerin zorlanacak. Bülent Arınç ve benzer isimlerin AKP içinde geliştirdiği söylemleri savunmaları halinde; birçok ismin İzmirli seçmenden kırmızı kart göreceğine dair hislerim giderek artıyor. Solun tavrı 12 Eylül süreciyle birlikte dağılan sol siyasetin toparlanması peki mümkün olur mu? Mitinglerde halkın büyük baskı kurduğu merkez sol partilerin bu atmosferde birleşmesi konusunda atılan adımları ne yazık ki toplum inandırıcı bulmuyor. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ayrı bir telden, Rahşan Ecevit ise ayrı bir telden çalıyor. Korkarım ki, solun birleşmesini de askeri unsurlar sağlayacak. Çünkü, sivil irade ve otoritenin kafası bugünlerde sadece "Ben nerden milletvekili olabilirim" düşüncesine çalışıyor. Ortalıkta bir büyük hesap süreci başladı ki sormayın. Benim bu noktadaki uyarım kimse vekil hesaplarını şimdiden yapmasın. Bu halk partileri zorla da olsa birleştirecek gibi. Bu nedenle, listeler alt üst olabilir. Pazarlıklar içinde boğulmuş bir parti genel merkezinin bugünlerde kimseyi görebilecek gözü yok. Not: Manisa mitingine İzmir'den gidenlere "Çin İşkencesi" yapan Karayolları bürokratlarının milletvekili adayı olup olmayacaklarını merak ediyorum. Bu durumun İzmir'in yeni Valisi Cahit Kıraç tarafından değerlendirileceğinden ise kuşkum yok. Eğer irdelenmez ise İl Genel Meclisi'ni göreve davet ediyorum.