Gözden de, gönülden de uzak
Yazar: Münir Koçarslan
İzmir’e Kemalpaşa yönünden gelenler Belkahve virajlarını döner dönmez, Mars’a ayak basmış gibi olur... Karşılarına, krateri andıran, içi oyulmuş kıp kırmızı bir dağ çıkar. Ortalığı duman bürümüştür. Toz bulutları yüzünden nefes almak güçtür. Her şeyin üzeri kirli beyazdır.
Manzara budur...
Ürkütücüdür...
Sanki burası Ege’nin incisi güzel İzmir değil, uzayın derinliklerinden çıkıp gelmiş bir coğrafyadır.
***
İnsan sağlığına zarar veren, çevre ve görüntü kirliliği yaratan taş ocaklarıyla, çimento fabrikalarından söz ediyorum....
Bir bölümünün ruhsatı 180 yıl önce alınmış. Ama hepsi zamanla büyüyen şehrin evlerine, apartmanlarına komşu olmuş.
Ruhsatların iptal edilip edilmeyeceği tartışılıyordu, konuşuluyordu.
Durum kimsenin içine sinmiyordu. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe de ateş püskürüyordu. Hatta bu kentin valisinin, belediye başkanın yüzüne ‘Halledin bu işi, kaldırın o ocakları” diyordu.
***
Sonunda bir kaç gün önce, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bölgedeki yanılmıyorsam, beş işletmenin sahibi ya da üst düzey yöneticileriyle bir protokol imzaladı. Bu ocakların, 1 Ocak 2008’e kadar arka taraftaki vadiye taşınacağı, boşalan yerlerin de ağaçlandırılacağı duyuruldu.
Yani iş makinalarının kemire kemire bitirdiği dağlar artık yeniden yeşile kavuşacak, Belkahvede’deki çirkinlik ortadan kalkacak.
Zaman alacak olsa da hoÅŸ deÄŸil mi?
Ama bakın çevreciler hiç de öyle demiyor:
“Olay şudur. Hali hazırdaki dağ tükendi ve şimdi ocaklar için bir başka yer buldular. Bu dağın arkasındaki vadiye taşınacaklar. Orayı da oya oya perişan edecekler. Kamuflaj yapıp halkı yanıltmak istiyorlar.”
***
Medeniyetin taşla başladığını inkar edecek değiliz.
Günümüzde de inşaatlara çimento, dolgu alanlarına malzeme, yollara mıcır sağlayan sektörden vazgeçilmesi mümkün değildir.
Doğru olan, yeşile, doğaya kıymamaktır.
“Gözden uzak, gönülden de uzak”, “kimse görmezse sesini de çıkarmaz” dememektir.
Uygun yeri bulup, kentlerin gelişme çizgilerini de göz önüne alarak yer tercihi yapmaktır.
Bir sıkıntıyı bitirip, diğerini başlatmamaktır.