Aslında herkes istiyor da...
Yazar: Sabriye Mercan Bolulu
Çok sık karşılaştığım bir sorudur: "Neden bu kadar çok iş değiştiriyorsun? Nasıl bu kadar kolay bozabiliyorsun kurulu düzenini?"
Hangi tarihte nerede çalıştığımı anımsamakta zorlanınca ben de kendime göre bazı yanıtlar geliştirmek zorunda kaldım! Soruyu sorana göre değişiyor yanıtlar... Kimine Amerikan medya dünyasındaki yaklaşımı söylerim: Ne kadar çok işten ayrılırsan, o kadar çok iş bulabiliyorsun, demektir. Bu da, iş bulmanın genelde çok kolay olmadığı durumlarda patronları etkiler. Edindiğin iş ve işyeri deneyimini gözardı etmezler.
Bir diğer yanıt, Can Yücel'in "Gitmek" şiirinin dizelerinde gizlidir:
Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
...
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.
"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
...
Ben sıkıldığım, işimi yapmaktan zevk almadığım, -moda deyimle- çevremde kötü enerjiler hissetmeye başladığım anda kanatlarımı çırpmaya başlıyorum. Para-pul ise hiçbir zaman umurumda olmamıştır. İşin keyif alınarak yapılması, geride "Biz de seninle geliriz" ya da "Sizi kaybetmemek için bir şeyler yapmaya hazırız" diyen insanlar bırakmak, dostluklar çok daha önemlidir.
Başka bahaneler de bulurum kolaylıkla! Hatta bir yenisini öğrendim. Bir arkadaşım, internette dolaşan bir yazıyı göndermiş, kartallarla ilgili. Belgesel izlemeyi bu kadar çok seven biri olarak ilk kez duyduğum için şaşırdım önce! Araştırdım doğru mu diye: Doğru. Bir kişisel gelişim sitesinde de karşıma çıkınca, hemen kendime uyarladım tabii. Bakın, kartalların yaşamlarındaki dönüm noktası nasılmış:
"Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40'a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır:
- Ya ölümü seçecektir,
- Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. Beş ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir."
Masal gibi, değil mi? Ardında birçok bitiş bırakan biri olarak benim çok hoşuma gitti doğrusu. Kişisel gelişim uzmanları, bu konuda, "Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz" diyor. Ben bunu onların söz ettiği konulara aktaramıyorum ama iş konusunda yapabiliyormuşum demek ki!
Helal olsun!
Uzun oldu, biliyorum ama değinmemek haksızlık olur. 33 insanımızı yitirdiğimiz o feci kaza sonrası olaya insancıl bir yaklaşım gösteren yeni Vali Cahit Kıraç'a "helal olsun" demek istiyorum. İstanbul'daki toplantıyı bırakıp gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Aksaray'a uçak tahsis etmekle kalmayıp bizzat oraya giden İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş da bu kez övgüyü hak ettiler. Pazar günü tek yürek olduğumuz cenaze törenini hiçbir ayrıntıyı ihmal etmeden düzenleyenlerin de emeğine sağlık! Keşke birlikte hareket etmek için böyle büyük acıları beklemesek!