Göz mideden küçük olmalı
Yazar: Erdal Ä°zgi
Yargı sürecinde olduğu, idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen esası oluşturacak iptal kararını beklemenin doğru olacağı inancıyla bugüne kadar herhangi bir görüşümü yansıtmadım.
Ama mahkeme kararını açıklaması an meselesidir ve bu saatten sonra bir müdahale olamaz, görüşler de bu kapsamda kabul edilmez.
Önce hukuki noktayı hatırlatarak konunun özüne gelmek gerekirse;
Biliyorsunuz, 2001 yılında uluslar arası bir yarışmayla Alsancak ile Turan arasında 550 hektar alanı kapsayan yeniden planlandı. Amaç, kentte giderek artan gökdelen baskısını bir bölgede karşılamak ve burada oteller, ticaret merkezleri, turizm amaçlı işletmeler, tabii ki vazgeçilmez bir yeşil doku ile kültür-sanat mekanlarının yapılmasını sağlamaktı.
Dünyanın dört bir yanından çok sayıda şehir planlamacılarının sunduğu projeler arasından Alman Brondi'nin tasarımı birinci seçildi ve ardından iki yıllık bir yoğun imar planı çalışması yapıldı. 1/5000 lik plan ve uyumlu 1/1000'lik taslakları.
Bu çalışmada, başkanlar, bürokratlar, meclis ve sivil toplum örgüt katılımcıları yer aldı. 2003 yılında da Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nce onaylandı.
***
Ne var ki, yazgının eseri olarak Başkan Ahmet Piriştina aramızdan ayrıldı, yeni oluşan yönetim ise bu planın imara yönelik hızla uygulamanın formüllerini arama yerine, bölgede yapı yoğunluğunu yüzde 50 artıran bir karar aldı.
Üstelik, belediye bürokratlarının "olmaz... olmaz" diyerek dirsek dayamalarına, hatta meclise rapor vermelerine rağmen.
Başkanlık makamı ise, kamu anlayışına aykırı bulduğumdan ötürü yazamadığım (*) gerekçeleriyle bunu meclise getirdi ve geçirdi.
Ondan sonrası ise karıştı. Başta Valilik, revizyon plan olarak düzenlenen ve eskiye oranla imar yoğunluğunu artıran bu onaylı kararı İdare Mahkemesi'ne taşıdı, ardından yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Tabii bu süreçte hiçbir şey yapılamadı, mülk sahipleri ortada kaldı, İzmir'e farklı bir ekonomik ivme getirecek proje ortada kaldı.
***
Hiç dikkat edilmedi.
Piriştina döneminde hazırlanan Yeni Kent Merkezi Nazım İmar Planı niçin revize edilme gereği duyuldu?
Hangi ihtiyaca yanıt vermemişti?
Uygulanması niçin mümkün değildi ?
Nasıl sorun yaratıyordu ve hangi üst ölçek planla çelişiyordu?
Ne böyle bir rapor hazırlandı ne de bürokratların görüşleri soruldu. Yani "Ben yaptım oldu". Aslında bu işleyiş tarzı, yani böyle bir anlayışla planı hazırlamak ve onamak resmen "Görevi kötüye kullanmak" suçunu doğurur.
İkincisi, revizyon planı kim hazırladı? Altında, hangi şehir plancısının imzası var. Bunu görmek mümkün değil. Oysa, 3194 sayılı yasa planda "yetkili" bir şehir plancısı imzasını emreder.
Üçüncüsü, planları belediye birimleri yapar. Belediye meclisince onanarak yürürlüğe girer. Bunu da yasalar hükmetmektedir. Ama burada başkanlık kendine göre bir önerge hazırlıyor ve meclise onaylatıyor. Böylece de başkan ve meclis, belediyenin Nazım Plan Bürosu'nun yerini alıyor.
Dördüncüsü ise; "Bölgede hala bir çivi çakılmadı, henüz ruhsat verilmedi" savını çürütecek gerçekler. Henüz uygulama imar planı tamamlanmayan ve parselasyon işlemi başlatılmayan bir planın gereklerini yerine getirmektense, yoğunluğu artırıp daha fazla imar hakkı kazanma gibi düşünceye girerseniz, tabii ki sonuç alınamaz.
Hesaplanıldığında kaybedilen dört yıl, kararda ısrarlılık gösterilirse belki de kaybedilecek yıllar daha var. Bölge, terk edilmişlik kaderini yaşayacak, mülk sahipleri (revize planla daha çok kazanmayı amaçlayanlar hariç) daha çok bekleyecek, belki de isyan edecek.
Bekleyip göreceğiz.
Ama unutulmamalı; göz hiçbir zaman mideden büyük olmamalıdır.
.............
(*) Gazetelere bakınız.