Siyaset ve sosyal zeka
Yazar: Macit Sefiloğlu
Ahmet Piriştina'nın doğum günü olan 8 Nisan'da Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı yayını olarak "Ahmet Piriştina - Yaşam Öyküsü" başlıklı kitap kamuoyuna sunuldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, Ahmet Piriştina'nın eşi Mine Piriştina, çocukları Levent ve Zeynep'in de katıldığı bir törende kitabın tanıtımı yapıldı. Kültürpark'ta Ahmet Piriştina'nın sakin çalışma yapmak istediğinde veya dostlarıyla buluşmak için kullandığı İzmir Sanat Merkezi'ndeki sunuma ben de "Ahmet Piriştina dostu" olarak çağrıldım.
Bu nazik davet ile hem bu kitaba sahip oldum, hem de Piriştina'ya çeşitli dönemlerde yakın olan isimlerden, ona ilişkin bazı anıları dinleme fırsatı buldum. Gazeteci arkadaşım Duygu Özsüphandağ Yayman bu çalışmada en yoğun emeği vermiş. Duygu, kitabı hangi bakış açısıyla hazırlamaya çalıştığını da orada anlattı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da konuşmasında, kitapta "Eksiklikler olabileceğini" vurgulama gereksinimi duydu.
Büyükşehir Belediyesi'nden (eğer istifa etmeseydi) bu kitabı hazırlama görevini üstlenen Kent Arşivi ve Müzesi Eski Müdürü ve Başdanışman Doç. Dr. Fikret Yılmaz ile hazırlanan bu kitap arasında mantıksal olarak nasıl farklar olabileceğini bilmiyorum.
Kendisini gördüğüm ilk fırsatta onun görüşlerini de öğrenip, size aktarırım.
Ahmet'in zekası
Bu sunumda ona yakın olan bürokratları, gazeteciler ve gerçekten yaşamını paylaştığı bazı dostları bazı anılarını anlatırken, benim de Sanayi Odası Meclis Üyesi ve ve politikacı olarak iki ayrı evrede tanıdığım Ahmet Piriştina'nın "Sosyal zekası"nın hayli yüksek olduğu bir çırpıda ortaya çıktı.
Yaşamının her aşamasında, çevresini analiz etme konusundaki yeteneklerine inandığım Ahmet Piriştina'nın bu kitapta ve sunumda kızgınlıkları, öfkelerine pek yer verilmedi.
Kitabın sunumunda, Ahmet Piriştina'nın CHP'ye neden geçtiği de anlatıldı. Piriştina'nın o dönemini bilenler İzmir'in AKP'ye kaptırılmaması, DSP adayı olursa "Bir bölen" olmama adına CHP'ye geçmek zorunda kaldığını söylediler.
Gerçekten "CHP'ye geçme konusunu" kimsenin ihtimal vermediği dönemde yazanlardan birisi olarak Ahmet Piriştina'nın bu süreçte çok zorlandığını biliyorum. DSP gibi "dikensiz gül bahçesi" konumundaki bir partide siyaset yapmak yerine, iç tartışmaları zaman zaman çok olduğunu iyi bildiği CHP'ye geçme konusu Piriştina'nın kişisel tercihi olmadı. Koşullar onu CHP'ye geçmeye zorladı.
Ancak, Piriştina da şunu iyi biliyordu. DSP adayı olduğunda da İzmir'deki CHP tabanı ona güç vermişti. Dolayısıyla Piriştina yaşasaydı, CHP içerisinde de belli bir konuma ulaşma konusunda sıkıntı yaşamayacaktı. Çünkü, CHP'yi analiz etme noktasında Ahmet Piriştina çevresindeki bazı isimler kadar yanlışlıklar yapmadı. Örneğin Konak Eski Belediye Başkanı Erdal İzgi ve bazı isimlere CHP çevrelerinden aşırı tepki olmasına karşın, aynı barajı Ahmet Piriştina'ya CHP'liler koymadı. Yukarıda da söz ettiğim gibi Piriştina'nın sosyal zekası, öngörüleri ve kurduğu dostluk ilişkileri CHP'ye geçme sürecinde de onun çok sıkıntı yaşamamasını sağladı.
Karşılığı ne olur?
Bu noktadan itibaren geçen hafta yaşanan bir gazeteci - haber kaynağı iletişimi ve sonuçları üzerinde bazı görüşlerimi aktarmak istiyorum. Bunu yapmadan önce Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi'nin mektubunu size aktarayım, sonra da görüşlerimi:
Sayın Ekrem Demirtaş,
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Uzun yıllardan beri yaptığınız görevler nedeniyle, İzmir'deki ekonomi muhabirlerinin en çok iletişim içerisinde olduğu başkanlardan birisiniz. Görüşlerinizi, bir çok çalışmanızı,yatırımlarınızı, projelerinizi İzmir'deki ekonomi muhabirleri yaptığı haberlerle, röportajlar ve programlarla kamuoyuna ulaştırdılar.
Bugüne kadar bizler görevimizi yaparken sizinle olan ilişkilerimizde her zaman seviyeli ve ölçülü olmaya özen gösterdik. Aynı özeni sizden beklemek ekonomi muhabirlerinin en doğal hakkıdır.
Ancak, 30 Mart Cuma günü İzmir Ticaret Odası'nda yapılan İzair A.Ş. Genel Kurul Toplantısı'nda, İzair hisselerinin Pegasus'a satışı konusunda bilgi almak üzere sizi arayan bir muhabir arkadaşımıza, sarf ettiğiniz "Her şeyi size mi söyleyeceğiz. İç çamaşırımın rengini de söyleyeyim mi?" şeklinde sözleri size yakıştıramadık. Bu yakışıksız sözler İzmir'deki tüm ekonomi muhabirlerini rencide etmiştir.
Kamuoyunu bilgilendirmek kaygısıyla çalışan ve doğruyu yazmak için bilgiyi kaynağından almaya özen gösteren gazetecilerin her zaman istenilen soruları sorması beklenemez. Unutulmamalı ki, dünyada olup biteni öğrenmenizde çekinmeden soru soran gazetecilerin emeği var.
Sayın Demirtaş, bir arkadaşımızın şahsında sarf ettiğiniz ve tekrarlanmasını asla beklemediğimiz bu yakışıksız sözler , Ekonomi Muhabirleri Derneği olarak tüm meslektaşlarımızı derinden üzmüştür. İzmir'deki tüm ekonomi muhabirlerine özür borcunuz olduğunu düşünüyoruz. Çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımızla.
Sedat ALP
Ekonomi Muhabirleri Derneği
İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı
İTO Başkanı Ekrem Demirtaş'ın bazı muhabir arkadaşlarımı, çalıştıkları gazete yönetimlerine şikayet etmesi sonucu neredeyse işten atılma noktasına getirdiği günleri de biliyorum. Muhabir arkadaşlarım adına ben kendisinden randevu talep edip, sıkıntıları dile getirmek istedim. Ancak, Demirtaş, bir yılı geçen süredeki bu olayda bize randevu talebime yanıt vermedi. Anlayacağınız, bu iletişimdeki sıkıntı bu ilk değil. Umuyorum son olur. Çünkü yaşamlarını kalemleriyle kazanan arkadaşlarımız, bir noktadan uzaklaştırılsa bile bir "Onuncu Köy" bulup, yazıp, çiziyor.