Basmane'deki Oteller Sokağı siyah tenli mültecilerle kaynıyor. Hepsi aş, iş bulmak için bilinmeyen ülkelere gitme telaşında. Haberlerde devrilen kamyon kasasında, alabora olmuş bir geminin ambarında hayatlarını yitiren insanların hazin öykülerini okuyoruz.
Yazın onları Hatuniye Camisi'nin avlusunda, parklarda yatarken görüyorum.
Ucuz Basmane otellerinde, bekâr odalarında sağlıksız şartlarda balık istifi kalıyorlar. İçlerinde çocuklarını İzmir'de doğuran anneler de var.
Gittikleri yerlerde nasıl karşılanacaklar? Onları hangi zorluklar ve pis işler bekliyor? Kendini medeni sanan ülkelerde ırkçı bakışlarının gölgesinde nasıl yaşayacaklar?
Köleciliğin yoğun olduğu dönemlerde sırf siyah derili oldukları için boyunlarına tasma takılıp onları esir pazarında satılığa çıkaran efendilerin işlediği günahın cezasını hangi cehennem kesebilir?
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/090407ob01.jpg)
Dünya şimdi çok mu uygar? Sözde uygarlar aynı zalimlikleri ve vahşeti günümüzde uygulamıyorlar mı?
Sudan, Mısır, Etopya ve benzeri ülkelerden getirilen en zor işlerde çalıştırılan, bu insanları İzmirliler yüzyıllar önce tanıdı.
Cesedi İzmir sahillerine vuran bir garip ölüye evliya muamelesi yapıp türbe inşa ettiğimiz, adını parka kazıdığımız Bahri Baba, eski İzmir sokaklarında kar beyazı giysileriyle "Kara koyunun beyaz yoğurdu geldi" diye bağıran yoğurtçu Saim Amca da siyah tenliydi.
Cumhuriyetle birlikte özgürlüklerine kavuşan hadım edilmiş harem ağaları, bütün sevimlilikleriyle dadı kalfalar artık günümüzde yok. Şimdi onlar özgür bireyler ve yurttaşlarımız olarak aramızda.
Yakın bir zamana kadar Kadifekale eteklerinde Kireçlikaya, diğer adıyla "Tamaşalık'ta (Doğrusu Temaşalık) yaşayan İzmirli siyahlar her sene Nisan ayında bu semtte Afrika kökenli "Dana Bayramı" diğer adıyla "Arap Bayramları"nı kutlarlardı. Çocukluğunda bu törenlere katılmış bir hanımefendi bana Dana Bayramı'nı şöyle anlatmıştı:
"Bayram günü seyyar kahvehaneler kurulur gevrekçi, şerbetçi, macuncu, pamuk helvacılar, cambazlar meydanda yerlerini alırlardı. Renkli kurdelelerle süslenmiş danaların önünde yürüyen kırmızı şalvarlı kasapların arkasında kurban eti almak için ellerine çatallı çubuklar bulunan rengârenk kıyafet giymiş çocuklar koştururdu. Yaşlısı genci, çoğu sarı, mavi, yeşil, mor, eflatun tonda ipek, kadife, saten kumaştan diktirdikleri elbiseleri giyerler ve bir renk cümbüşü oluştururlardı."
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/090407ob02.jpg)
İzmir'de artık dana bayramı kutlanmıyor, ancak onların yaşadıkları evlerin çoğu halen yerinde duruyor.
Anadolu insanı bütün tarihi boyuca ırkçılık batağına düşmeden, her renkte ve dindeki insanlarla yaşamasını bilecek kadar hoş görü sahibi bir ulus olma özelliğini korumaya devam ediyor.
Siyah beyaz eski fotoğraflarda gördüğünüz siyah tenli futbolcuyu tanıyan var mı diye araştırdım. Tanıyanlar adını unutmuşlar, ancak ona taktıkları takma adı unutmamışlardı. Bu sporcunun adı "Kara Kiraz"dı.
Kara Kiraz'ın gerçek adının araştırılmasını spor tarihçilerine bırakıyorum. Diğer fotoğrafa dikkatli bakarsanız Kadifekale de mesirede arkadaşlarıyla kameraya poz vermiş başka bir "Kara Kiraz" olduğunu görürsünüz. İzmir, geçmişte olduğu gibi bu günde kara kirazları sevdi ve bağrına bastı.
"Kara Kiraz"ları vatanlarından, evlerinden, sevdiklerinden koparıp umut yolculuğuna çıkaran vicdanı kara insanlara, insanlık suçu işleyenlere yazıklar olsun.