Solda birlik mi?
Yazar: Fevzi Yılmaz
Solda birlik mi?
Bence hikaye.
Geçtiğimiz hafta SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın İzmir'deydi.
İzlediğim kadarıyla Sayın Karayalçın'ı da umutsuz gördüm.
DSP'nin de SHP'nin de, içinde olduğu birlikteliğe çok sıcak bakmadığı kesin.
Karayalçın'nın, CHP'den ümidini kestiği kesin. DSP ile görüşmelerinden de bir sonuç alamama sancısı içerisinde.
SHP'nin, adı ne olursa olsun 'solda birliktelik' içerisinde yer almak istemesi kaçınılmaz. Baraj sorunumuz yok demelerine karşın, son seçimlerde aldıkları oy ortada. Bunu Karayalçın da şu sözleriyle inkar etmiyor:
"Adı ne olursa olsun, yeter ki seçimlere bir güçbirliği içinde girin" diyorlar. Bu birlikteliğin, halkın talebi olduğunu ve sağlanmasının zorunlu olduğunu düşünüyorum. Anket sonuçları da bu doğrultudadır. Anketler, birlikteliğin sağlanması durumunda iktidar olunacağını gösteriyor. Ama bu bir türlü gerçekleşmiyor.
DSP'nin SHP'siz bir birliktelik düşündüğü ise, Karayalçın'ın şu sözlerinde gizli:
"16 Mayıs günü Bülent Ecevit ile görüştüm. Hiçbir şekilde birliktelik gibi sözlere prim vermeyen Sayın Ecevit de olur vermişti. 17 Mayıs günü bu ittifak sağlanabilirdi. Ama aradan sekiz ay geçti hala aynı şeyleri söylüyoruz. Bir süre sonra halkın, 'Lanet olsun. Bir türlü bir araya gelemediniz' demesinden korkuyorum."
Rahmetli Ecevit'in de 'olur' vermesine karşın, solda birlikteliğin ufku karanlık gözüküyor.
Aslında bu birliktelik önceleri DSP için de anlam kazanmıştı. DSP kulislerinde 'solda birlikteliğe' Türkiye'nin gereksinimi olduğu görüşü hakimdi.
Bu görüş, DSP kurmaylarınca son günlerde değişti.
Değişimin nedenleri arasında belki de Zeki Sezer'in katıldığı 'Genç Bakış' programında kendisine sorulan sorunun da etkisi vardı. Seyredenler hatırlar mı bilmem ama soru şöyleydi.
'Doğu ve Güneydoğu'da ülke vatandaşlarımızın 30 bini hayatını kaybetmiştir. Bu vatandaşlarımızın cenazeleri üzerinden siyaset yapanlarla, geçmişte ittifak veya güç birliği yapan siyasi partilerle veya partiyle, siz DSP olarak, adına ittifak denilen çalışma içinde olacak mısınız, eğer olacaksanız bunu içinize sindirebilecek misiniz?'
Sezer de, 'Elbette biz de ülkemiz gerçeğine uygun, toplumun kabul edebileceği parti ve partilerle ittifaka gidebiliriz. Bu durumu, ilgili kurullarımızda ele alıp bir kez daha gözden geçirip değerlendireceğiz' şeklinde yanıtlamıştı.
Bana göre Sezer'in cevabı net ve kesindi. 'tekrar gözden geçireceğiz'
Evet, Sayın Murat Karayalçın'ı son gelişinde umutsuz ve yorgun gördüm. Değişim gerekli SHP için. Karayalçın ve kurmayları da bunun farkında. Değişim ama nasıl bir değişim? Geçmişte olduğu gibi ulusalcı milletvekillerini transfer etmekle değil tabi…
Bunun dışında Şükrü Sina Gürel'in DSP'den ayrılarak 'Çözüm CHP de buluşmak' dediği bir ortamda görünen o ki; Deniz Baykal ile üç, beş milletvekilliği karşılığında anlaşarak, CHP'ye ilhakı gündeme gelebilir mi?, Bunu bilemem ama; böyle bir ilhak sonucu, Karayalçın'nın olası bir CHP iktidarında yeniden dışişleri bakanlığı neden olmasın.
Teslimiyetçi Selçuk Ayhan mı? Zor.
CHP'de nihayet Merkez Yürütme Kurulu kararını verdi. Kınama cezasından fazla, uyarıdan az olmayacak verilecek cezalar.
Genel Merkez'in bu tavrı karşısında CHP il başkanı Selçuk Ayhan da disiplin komisyonları oluşturarak çalışmalara başladı.
Komisyonlarda göreve yapan Büyükşehir Meclis Üyeleri de parti kararlarına uymama konusunda disiplin cezası ile cezalandırılacakları kesin. Bunu İl Başkanı da inkâr etmiyor. Kesinlikle ceza alacaklarını söylüyor. Eğer bu cezalar kınama olursa; bazı meclis üyeleri bir yıl süre ile seçme ve seçilme haklarını kaybettiklerine göre, komisyonlarda da görev alamayacaklar ve grup toplantılarına katılamayacaklar. Oysa, kınama cezası verilmesi düşünülen meclis üyelerinin de şuan komisyonlarda önemli görevleri var.
Kınama cezası verildiği takdirde meclis üyelerinin komisyonlarda ki görevleri devam edecek mi? Yoksa, yeni seçimler yapılıncaya kadar görevlerinde mi kalacaklar?
Bu sorunun yanıtı önemlidir.
Herkesin merakla beklediği bu soruma da net yanıt verecek olan İl başkanı Selçuk Ayhan dır.
Eğer bugüne kadar dik duruş gösteren Sayın Ayhan, kınama ile cezalandırılan bu meclis üyelerinin görevlerinin bittiği yönünde karar alır ve bunu uygulamaya geçirirse, parti içerisinde var olan gücünü ikiye katlar. Yok uzlaşmacı tavrını gösterir, 'yeni komisyon seçimlerine kadar görevlerinde kalacaklar' derse; uzlaşmacılığın adı, teslimiyetçilik olur.
Kime mi?
Aziz Kocaoğlu ve onun gizli danışmanı
Alaattin Yüksel'e...