Tayland yolcuları yol ayrımında
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
CHP Genel Merkezi Tayland'a EXPO 2015 için "lobi" yapmaya cümbür cemaat giden Büyükşehir Belediye Meclis üyelerini (Bir bölümü belediye başkanı olan) Disiplin Kurulu'na sevk etti.
CHP Genel Merkezi'nin bu kez "Fazla tereddüt göstermeden" aldığı bu karar önümüzdeki süreçle ilgili bazı ipuçlarını da bize veriyor. Siyaset yazanlar alınan bu kararın ne anlama geldiğini iyi bilirler.
(Bugünlerde hayatında parti içlerini bilmeyenler sabah magazin programlarına benzer siyaset yorumları yapıyor ve başta Aziz Kocaoğlu olmak üzere birçok kişinin kıblesini şaşırtıyor ama...)
İyi bilirler diyorum çünkü, CHP'nin aldığı bu karar bir anlamda partinin "Yeniçeri Ocağı" gibi olmadığının net bir anlatımı oldu.
Tayland'a giderken gerek Grup Toplantısı'nda, gerekse sokaklarda, havaalanında uçağa binerken, "Kimmiş bu Genel Merkez, kimmiş Deniz Baykal" yorumunu yapanlar veya davranışları ile bunu ima edenler, bundan sonraki sürecin kendileri açısından "zor" geçeceğini bilmesi gerekiyor.
Buna katlanamayacak kişi ve grupçuklar için ise bu kararla yolları açıldı. "CHP'den gideriz haaa" tehdidinde bulunanlar, atılan bu adımla, biran önce karar verme noktasına getirildi.
Bu kararı vermeyip, kamuoyunda CHP'yi tartıştırmaya devam edecek olanlar için ise sanıyorum önümüzdeki süreçte çok da fazla hareket alanı bırakılmayacak.
Geçmişte ödenen bedel
CHP Merkez Yönetim Kurulu'nun bu kez ciddi ve kararlı adımı bazı kişileri de şaşırttı sanırım. Bunu geçmişteki bazı örneklerle biraz açmakta yarar var. Örneğin, geçmişte Konak ve Narlıdere Belediye başkanları "Parti Grup Kararı'na" uymadıklarında haklarında parti il örgütünün cezalandırma isteği olmuştu.
Bu isimler o tarihlerde "Biz belediye başkanıyız. İstediğimiz gibi davranırız" tavrını ne yazık ki parti üst yönetimlerine de kabul ettirmeyi başarmıştı. Daha sonraki süreçte her iki isim de CHP'nin adaylarının karşısında "rakip" olarak bir başka partinin adayı olarak çıktılar. Yeni partilerini terk etmekten geri durmadılar.
Bugün yaşanan olayda da CHP yönetimi eğer kararlı biçimde davranmazsa, bugün olmazsa yarın, bu isimler "Yeniçeri Ocağı" mantığının bir parçası olmaya devam edeceklerdir. Onun için gitmeyi tasarlayanlara bugünden yollarını açmanın sonsuz yararı var. Gitmeyecek olanların da "Kurumsal felsefenin parçası" olarak davranmaya sevk etmenin tek yolu kurallara uymalarını sağlamaktır.
Aksini düşünmek ve buna göre hareket etmek ise SHP ve CHP içinde yaşanan bazı zafiyetlerin tekrarından ibaret olacaktır.
Bugünlerde CHP'nin içindeki gelişmeleri yorumlayan bazı meslektaşlarımızı ve sivil kanaat önderlerini de hayretle izliyorum.
Oysa; "EXPO lobisi gezileri"nin ayrılmaz bir parçası olan meslektaşlarımızın İzmir'i kurtarma planları bu kez kendi çevrelerinin dışında kalan tüm toplum kesimlerinden ciddi tepki alıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise ciddi yorum hatalarına devam ediyor.
Yerel basının yazdıklarının ulusal basına taşındığını, bunu da basının başardığını söylüyor.
Bu ciddi bir yorum hatası. Örneğin; bu gezinin ulusal basına taşınmasında parlamento dışında kalan Saadet Partisi'nin İl Başkanı'nın büyük bir katkı sağladığı unutulmamalıdır. Çünkü, bu gezideki kalabalık yapıyı eleştiren Şerafettin Kılıç, Başkan Kocaoğlu'nun "Çiçek Sulamaya Gidiyorlar" sözlerine sessiz kaldığını belirtmesiyle ajanslara düşen basın toplantısı haberi ulusal basının da dikkatini çekti.
Bu da gösteriyor ki, bu geziyi yorumlayan gazetecileri hedef almak çok da doğru bir tavır değil. Başkan Kocaoğlu'na geziyle ilgili ciddi destek veren gazeteci sayısı ile eleştirenler arasında vermeyenler lehinde ciddi bir uçurum olduğunu biliyorum. Ancak, herkes bu konuda görüşlerini yazmıyor veya söyleyemiyor.
Dolayısıyla, geziyi destekleyenler Başkan Kocaoğlu'na "kalabalık" görünmesin. Üstelik bugün destek yazıları yazanların Başkan Aziz Kocaoğlu'nun (Yeniden seçime girmesi halinde) karşısında duracağını bugünden görür gibiyim!..