Çankaya mı 'Çuvalkaya' mı?
Yazar: Agah Agamemnon
Yeni yıla girdik, bayram tatili de geride kaldı; ellerimizden öptüler, el öpenleri çok olsun.
(Agah Dede'nin Bayram torbası) yazımda, son bölüm gazetede çıkmadı, gözden kaçmış.
Neyse ki, internet denilen olay imdadıma yetişti: www.kentyasam.com internet sitesinde yazımın tamamı yayınlanmış. Size tavsiyem; yazımı Yakın Plan'da okumanızdan sonra, bir de Kentyasam internet sitesinde okumanız, ne olur ne olmaz yarım falan kalır!
Gazetenin patronu Fevzi Yılmaz'a da bayramlık ağzımı açmadım bu kez; adam reklam rekoru kırmış maşallah.
Ama her zaman böyle yapmam, patron falan dinlemem!
***
Kemeraltı Çarşısı, yaşamın aynasıdır.
Hayata, hayatınıza ilişkin her türlü kavramı ve karakteri bulabilirsiniz burada.
Bilenler bilir; yılların değiştiremediği iki karakter vardır bu tarihi çarşıda.
İbo ve Çeto diye hitap edilen iki isim; İbrahim ve Çetin dolaşır sokaklarda.
Çeto, kısa boylu ve köse yüzüyle; genelde elinde sattığı sakızı veya mendiliyle dolaşır.
Yılların Çeto'sudur o, kısa boyunun perdelediği genç görüntüsünün altında 50 yıllık bir yaşam vardır.
Yürüyüşü "çiyan" diye tabir ettiğimiz, kiminin "efe" dediği cinstendir.
Sohbet edersiniz, konuşursunuz rahatlıkla; ama sakın damarına basmayın.
İbo ise, daha çok Avanak Avni'ye benzeyen görünümüyle ve elindeki çalamadığı (şu sıralarda mavi) flütüyle dolaşır.
Esnaftan küçük beklentileri olur; bir küçük sandviç, biraz para, sıcak bir çay gibi.
Kötü bir alışkanlığı vardır İbo'nun: Yoluna çıktıysanız, yoldan geçerken onun farkına varmadıysanız ve bir de cebiniz falan açıksa, eliyle yapışır cebinize.
Tuttu mu bırakmaz, esnaf toplanır başınıza. İnattır İbo, ne olursa olsun bırakmaz.
Esnaf, üzerine su döküp sizi İbo'nun cebinize yapışmış 'ağı'ndan kurtarmak isterse, diğer eliyle başka cebinize yapışır.
Yarım saat, 40 dakika hatta bir saat tuttuğu cebi bırakmadığı olmuştur İbo'nun.
Konuştuğunu da anlayamazsınız, bir şey anlatmaya çalışırsınız (Bırak artık) dersiniz anlamaz.
Artık boş bir anına denk getirip, tatlı dille ve oyunlarla onun elinden kurtulmanız gerekir.
Ama sonunda elinden kurtulursunuz İbo'nun.
Size bunu niye mi anlattım?
İşte siyasetin içinde, basının yüksek mevkilerinde İbo kadar "insaflı"; Çeto kadar "harbi" olmayan isimler yüzünden.
***
Kemal Reis İlkokulu (Her ne kadar iki-üç ay kadar önce New York mahreçli bir Yeni Asır haberinde bu Temel Reis olarak yazıldıysa da) mezunu bir Dış İşleri Bakanı geldi geçti İzmir'den.
Dış politikada öyle bir noktadayız ki; adamlar İbo gibi cebimize yapıştıklarında kolay bırakmıyorlar.
İspanya'daki Müslümanların imdadına koşan, oradaki Endülüs İmparatorluğunun ortadan kaldırılmasına kadar onlara yardımı esirgemeyen, Venediklililer'i yenen; Rodos Şövalyelerine karşı çarpışırken fırtınada batan gemide boğularak ölen Kemal Reis'in okulundan mezun olmak kolay mı?
Irak'taki Türk askerlerinin kafasına çuval geçiren Amerikan Birliği'nin Komutanı; Bush tarafından Irak komutanı olarak atanınca suspus kalmak sayın bakana ne kadar yakışıyor?
Umarım sayın Bakanın rahmetli dedesi, Yeşilyurt'taki mezarında ters dönmüyordur!
Dış politikada her adım, bizim Çeto gibi "sakız satar gibi" atılmaz.
Bir de bakanın basın toplantısında, çevresinde kümelenen bazı "gazeteciler" vardı ki!
***
Hani, İran'dan aldığımız doğalgaz "Allah'ın işi" maddesine dayanarak kesilmiş ya.
Aslında, İzmir Hayvanat Bahçesi'nde Aslan Golyad'ı ve onun "Allah" diye kükrediğini duyup gelen 25 bin kişiyi hatırlayınca; bu madde çok doğal geliyor bana.
Gerçi, ABD'nin çuvalcı generalini yok görmek için manşetine, Kanaltürk'ün gecesine katılan Cumhurbaşkanı Sezer ve eşinin; "Çile bülbülüm" şarkısının "Allah" nakaratına eşlik etmediği iddiasını taşıyan gazeteyi görünce içim bunalıyor.
Bu haberin gizli hakaret içerdiğini; tıpkı Aslan Golyad'ın "Allah" demesini görmek için Hayvanat Bahçesi'ne giden vatandaşların beklentisini, gazetenin Cumhurbaşkanımız adına taşıdığını belirtmeliyim.
İzmir'e EXPO konusunda gaz verip, İzmir basınının "aferin"leri paraya tahvilli isimlerinden aferin alma çabası, bir "Kemal Reis mezunu bakana" yakışmadı.
Anlaşılan, dış politikada işimiz Allah'a kalmış.
Benim tek korkum; Çankaya'nın adı Mayıs'tan sonra "Çuvalkaya" şeklinde değişmesin
Hepinize iyi haftalar.