İnsanlığı ayakta tutanlar
Yazar: Serap Dikmen Ahmetoğlu
Size de olmuştur mutlaka; ulaşılabilir kaynaklarla hazırlanmış, özellikle toplumsal fayda sağlayan bir kampanyadan haberdar olduktan sonra, "Ah niye böyle güzel ve yararlı şeyi yapmak benim aklıma gelmiyor. Bravo adama/kadına" diye hayıflandığım olur zaman zaman.
Gıptayla bakarım böylesine duyarlı, yararlı, gönül kazanıcı işler yapanlara.
Okurlarımız arasında beni yakından tanıyanlar bilirler. İngilizce'ye karşı özel bir ilgim var. İngilizce yayınları karıştırırım sık sık bu nedenle. Okuduklarım arasında ilginç şeylere rastlarım kimi zaman. Voice of America'nın sitesinde dolaşırken, çok hoş bir çalışmadan haberdar oldum ve sizlerle paylaşmak istedim.
Ne kadar "küçük" şeylerden, ne kadar "büyük" mutluluklar doğduğunu bir kez daha görelim istedim, hepberaber.
Üniversiteyi bitirdikten sonra Guatemala'daki bir çocuk yuvasında çalışmaya başlayan Ben Schumaker isimli Amerikalı, orada yaşadıklarından çok etkilenir. Yetimhanenin zor ve yoksul koşullarında yaşayan çocuklara nasıl yardım edebileceğini düşünür ama bulamaz. Amerika'ya döndükdükten sonra bu mesele hakkında kafa yormayı sürdürür. Bir gün, Guatemalalı bir gencin söylediklerini hatırlar. Yetimhanede büyüyen bu genç, hayatında hissettiği en büyük eksikliğin, çocukluğuna dair hiç fotoğrafı bulunmaması olduğu söylemiştir. Çocukken neye benzediğini merak etmektedir. Bunları hatırlayan Amerikalı'nın aklına bir fikir gelir: Schumaker yetimhanelerde yaşayan çocukların fotoğraflarını çekmeye başlar. Fotoğrafları Amerika''aki üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinde okuyan gençlerine dağıtır ve bunları resim haline dönüştürülmesini ister. Bitirilen portreler, çocuklara gönderilir. Resmi yapan gençler, gönderilerine kendilerine ait fotoğrafları da ekler.
2002 yılının Ekim ayında başlayan bu projenin adı "The Memory Project". Öncelikle Amerika'daki yetimhanelerde yürütülen "Anı Projesi", bu süreçte 25 ülkenin çocuklarına ulaşmış. Projenin mimarı Shumaker, yetimhanede yaşayan çocukların yanı sıra, katılımcı ressam-öğrencilerin de hayatlarının etkileneceğini düşünüyor. Yoksul ülkelerdeki çocuklarla ileşitim kuran öğrencilerin, onların durumu hakkında daha iyi bir anlayışa sahip olacağını ve bir şeyleri değiştirmek için çaba harcayacaklarına inanıyor.
Açıkçası çok etkilendiğimi söylemeliyim.
Gittikçe bencilleşen bir tür haline gelen insanlık, başkalarını mutlu etmenin "erdem" olduğunu unutmayanlar sayesinde ayakta kalıyor. Herkes kendi derdine düşmüş, oysa ne kadar kolay bir başka insanı, bir çocuğu mutlu etmek.
Tam da ben bunları düşünürken, bu gün posta kutuma bir e-mail düştü.
BİR DAMLA DA SİZ OLUN fotoğraf sergisi, başlığını taşıyordu. Lübnan'da yaşanan savaşta mağdur olan çocuklar için "bir şeyler" yapmıştı fotoğraf gönüllüsü 100 güzel insan. Görüp görmezden, duyup duymazdan gelemezdik; özellikle çocuklar söz konusu olunca, diyorlardı yaptıkları basın açıklamasında:
"Neden savaşıldığından habersiz, patlamamış bombaları oyuncak sanıp oynayacak kadar masum çocuklar!
Çocuklar için yola çıktık.
Bir damla da biz olalım dedik çocuklar için"
İstanbul, Ankara ve Bursa'da gerçekleştirdikleri sergiler, yoğun ilgi görmüş.
İzmir'de de 28 Aralık 2006 Perşembe günü saat 18.00 de Konak Belediyesi Alsancak Kültür Sanat Merkezi Sanat Galerisi'nde açacaklarmış sergilerini.
Sergiden sağlanacak gelir, Kızılay aracılığıyla Lübnanlı çocuklara aktarılacak. Kişi, kurum ya da kuruluşlar, sahip olmak istedikleri her fotoğraf için Kızılay' ın tüm bankaların 2868 nolu hesap numarasına 100 YTL bağış yaparak katkıda bulunabilecek.
Dedim ya, oturdukları, yaşadıkları rahat ortamlarda her ne sebepten olursa olsun kendilerinden daha kötü durumda olanları düşünenler, düşünmekle kalmayıp onlar için elinden gelen ne ise yapabilmek için çaba harcayan insanlar sayesinde dönüyor dünya.
Ayakta alkışlıyorum.