Sen de mi bana karşısın?
Yazar: Macit Sefiloğlu
Medya ile haber kaynağı arasındaki "jargon" ne yazık ki üniversitelerde okutulan, meslek örgütlerinin açıkladığı kuralların çok ötesinde değişiyor. ?Değişim her zaman iyi veya kötü değildir. Bu nasıl değiştiğinize, nasıl değiştirdiğinize bağlı. ?Bu kentte basın sektöründe aralıksız 26 yıl çalışmış birisi olarak bu satırları kaleme alırken, medya ile haber kaynağı arasındaki değişim süreçlerini elbette gözlemledim. ?Zaman zaman o değişimler içerisinde bocaladığım günler oldu. Zaman zaman karşı çıktığım ilişki biçimleri oldu. Bazen ise değişimlere karşı koyamadım ve hoşuma gitmeyen "içimde sızı olan sürece" ben de dahil oldum. ?Örneğin çok yıllar önce genç bir ekonomi muhabiri iken ve iş dünyası ile gazeteciler arasındaki ilişki bugünkü kadar yozlaşmadığı dönemde bu mesleğin önemli duayenlerinden Rahmetli Nezih Demirkent İzmir'de bir toplantıda "Basında çalışma koşulları değişecek. Bir süre sonra part-time gazetecilik daha geçerli olacak" diye açıklamalar yaptığında önce inanamamıştım. ?Ama o kadar kısa sürede Nezih Demirkent'in söyledikleri gerçekleşti ki, o değişim süreciyle birlikte bu mesleği yürütenler de bocaladılar. Part- time gazetecilik daha çok kendi işinde tutunamayanların veya bu mesleği kötüye kullanma aracı olarak kullanmak isteyenlerin alanı haline dönüştü. ?Ama genel bir değerlendirme yapmak durumunda kalırsam, değişimleri toplumsal kuralların reddettiği halde yaşamıma sokmamaya özen gösterdim. Bu nedenle zaman zaman "aptal" yerine konulduğumuz da olmuştur. Ama genel gidişatın hepimizin (Bu meslekten kazandıklarıyla yaşamını sürdürenler) üzerinden bir buldozer gibi geçtiğini de belirtmek belki de gereksiz şimdilerde. ?Övenler ve eleştirenler?Şimdilerde; İzmir kentinde yazarlık ve yorumculuk yapanların net biçimde ikiye ayrıldığını görmek mümkün. Hangi olaya bakarsanız, gazeteciler ve sonradan olma gazeteciler bir konu hakkında düşüncelerini yazarken, kayıtsız şartsız ya destekliyor, ya da eleştiriyor. ?Bir konu hakkında destek verdiğiniz bir kamu yöneticisi veya bir başka kurum temsilcisini, bir başka konu hakkında eleştirme hakkınız neredeyse artık yok. Kimi Ahmetçi, kimi Muratçı, kimi başka bir ismin destekçisi.?O kişi ne yapsa iyi yapıyor kimilerine göre. Hatta öyle ileri adımlar atılıyor ki, karşı çıkan yazı sahiplerine "düşman, hain" nitelemeleri yapıştırılmaya çalışılıyor. ?Son günlerde CHP içerisinde yaşananları kaleme aldığımda veya yorumladığımda uzun yıllardır yakın olduğum ve bundan keyif aldığım CHP İl Başkanı Selçuk Ayhan da sanırım bir üst kervandaki isimlere katılma gibi yanılgı içinde. ?Barış Selçuk adına düzenlenen yarışmanın ödül töreninde "Sen de mi bana karşısın" gibi bir yorumuyla yüzyüze geldim. ?Ben asla Selçuk Ayhan'a karşı olamam. Onu bu göreve getiren iradenin karşı olup olmadığı önemli. Binlerce CHP'liyi temsilen kongrede oy kullananlar Selçuk Ayhan'ı o koltuğa oturttu. ?Benim kendisini o koltuktan kaldırmam mümkün değil. ?Yaşanan gelişmeler eğer CHP İl Başkanı Ayhan'ı eleştirme noktasına beni getiriyorsa, biline ki bu bana ait bir irade değil. Ben sadece CHP içerisinde yapılan değerlendirmeleri kamuoyuna aktarıyorum. ?Eğer bunu başka bazı yazarlar yapmıyorsa "trend" gereği olabilir. Bilemiyorum. Çünkü Ayhan'ı eleştirdikleri noktalarda Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nu da eleştirmekten korkuyor olabilirler. ?Bunun nedenini de ben söylemeyeceğim. Bu kentte gazetecilik yapanların çok az bir bölümü dışında kalemlerini kullananlar içten olmasa bile dönemsel davranıyorlar. ?Bugün eleştirmedikleri hatta koşulsuz övdükleri bazı kişileri, daha sonra övdüklerini unutup eleştirmekten öte tefe koyabilirler. ?Bu nedenle kamusal görev yapanlar ve kamusal görevlere siyaset yoluyla ulaşma noktasındaki kişilerin bazı kavramları birbirine karıştırmamaları gerekiyor. ?Ama ne yazık ki karışıyor. ?Bundan birkaç ay önce yazdığım bir yazıda İzmir'deki bir "meslek örgütünün" yaptığı bir çalışmadaki hataları eleştirmiştim. ?Bu yazımın ardından o kurumda yaptıkları işi berbat edenler, o işlerin düzgün yapılmasını sağlamak yerine, "Jurnalcilik, tehdit" yolunu tercih ettiler. Eleştiri alan kurumun en tepesindeki kişiyle de çoook uzun yıllara dayalı ve saygıya dayalı iletişimimin de arasına girme çabasını gösterdiler. ?Ne yazık ki, basın ile haber kaynağı arasındaki jargonda büyük değişimler bunları iyi yorumlayamayan kişileri de yanıltabiliyor. ?CHP İl Başkanı Selçuk Ayhan'ın oluşturulmaya çalışılan kötü iletişim biçiminin bir parçası olmayacağını düşünüyorum. Son olarak şunu vurgulamam gerekiyor. ?Ben kimseye karşı değilim. ?Ama CHP üyelerini ise bilemem !...