Konuşması ve susması gerekenler
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
Kurduğu son partisinde "sol" sözcüğü sadece kağıtta kalan eski Başbakan Bülent Ecevit'in başarısı için kimler kimler büyük çabalar harcamadı ki?
Kırık dökük minibüs, midibüs ve otobüslerle Ege'de yaptığı siyasi gezilerin önemli bir bölümünü çalıştığım gazeteler adına izlemiştim. Gerçekten büyük çilelerle DSP'yi yüzde 3'lerden yüzde 20'nin üzerinde bir oya çıkarmayı başaran Bülent Ecevit elbette Türk siyasi tarihinde farklı dönemlerde farklı anlayışları ile her zaman yerini alacaktır.
Bu olguyu bir kenara bırakıp, biz kentimizdeki "Değerli Ecevit hayranlarına" bakalım.
Terk edip, aÄŸlayanlar
Ne yazık ki, siyasette ön üst noktaya çıkarken, hükümet olurken DSP çevresinden ayrılmayanlar, daha sonra çöküş döneminde Kemal Derviş'e de güvenerek attıkları "ihanet" adımlarını şimdi Bülent Ecevit'in ölümüyle unutturmaya yönelik adımlar atıyorlar.
DSP'nin yüzde 1'e düşmesiyle bu partide kalanların "aptal" muamelesi gördüğü o günlerde bu hamleleri yapanlar bugünlerde yönlerini bir DSP'ye çevirdi. Ancak, bu kişiler şimdilerde DSP'ye hemen geçmeyecek. Duruma göre davranacak.
Bülent Ecevit'in beklenen ölümüyle birlikte bu kişilerin yaptıkları açıklamalar, yazdıkları yazılar gerçekten insanı siyasetten tiksindirecek ölçülere varıyor. Kısacası bugünlerde gerçekten konuşması gerekenler susuyor, konuşmaması gerekenler ise sahneden inmemeye çalışıyor.
Babam gibiydi
DSP'yi aÅŸağılayarak YTP'de saf tutan bu insanların "Babam gibiydi", "OÄŸlu gibiydim" açıklamalarını ben ibret ve dehÅŸetle izliyorum. Bu arada ÅŸu sorunun sorulabileceÄŸi ise hiç akla gelmiyor: "Peki insanlar babalarını nasıl satar"…
Siyasetin "satma" sanatı olduğunu iddia edenleri bu atmosfer aslında bir nebze doğruluyor. Demokratik kuralların en aza indirgenerek uygulandığı Türk siyasetinin içine düştüğü bu aciz durumu aslında Türk halkı pek önemsemiyor. Ama siyasi partileri yöneten bazı kişiler; Bülent Ecevit'in son dönemde sağlıklı iken yapamadığını, belki öldükten sonra yapabileceklerini hesaplıyorlar. Bu konudaki gelişmeleri birlikte izleyeceğiz. Ancak, benim gördüğüm kadarıyla, DSP'nin kimse önümüzdeki süreçte yeni bir siyasi projesinden söz etmiyor. DSP'yi konuşanların bir bölümü partide biriken parasını, bir bölümü CHP'de olmazsa acaba barajı geçerse DSP'den bir yerlere gelip gelemeyeceğini tartışıyor.
Fazla güvenmesinler
DSP'nin İzmir'deki "Cumhuriyetçi Başkanı" Özdemir Sökmen ise sanırım son dönemde laiklik karşıtı güçlerin DSP'yi tercih edebileceği öngörüsünü ortaya koyuyor. Bu görüşün, anketlerde AB'den uzaklaşan bir Türk halkı için doğru bir yaklaşım olduğunu düşünebiliriz. Ancak, DSP İl Başkanı Özdemir Sökmen unutmamalı ki, partisi hiç ortada yokken büyük emek sarfedip DSP'yi yüceltenler geri dönmeyi düşünmüyor. Tam tersine, parti büyükken girip, küçülünce kendilerine parti kuranlar yeniden DSP'yi düşünüyor.
DSP'ye yok zamanında emek verenler nerede şimdi?
Bir bölümü aktif siyaseti çoktan terk etti. Bir bölümü CHP'de siyaset yapıyor. Bir bölümü ise hiçbir şey yapmıyor. Önüne gelen doğru siyasi projeye oy vermekten başka.
Hatta onlar Bülent Ecevit'in ölümüne belki de en çok üzülenler. Çünkü, Ecevit'in ortada parti parası yokken harcadığı enerjiyi biliyorlar. Hatta Rahşan Ecevit'in sün dönemlerini bir kenara bırakırsak, eskiden ne kadar çok büyük çaba sarf ettiğini düşünüyorlar.
Ama DSP'nin geldiği sürecinden ciddi rahatsızlık duydukları için bu partiyi terk ettiler. Bir daha da birçoğu geri dönmeyecek.
Onun için DSP'nin önümüzdeki sürecinde Bülent Ecevit'in ölümüyle artacak oylar kimseyi yanıltmasın.