İnciraltı... 2006-11-13 00:00:00
İnciraltı...
Yazar: Münir Koçarslan
Belki 30 yıldır İnciraltı tarışılıyor... "İmara açılsın mı, açılmasın mı?" diye... Denizle kucak kucağa bu devasa bölgenin bir başka adı; İzmir'in son yeşili...
Burada bir zamanlar mandalina bahçeleri vardı. Yeraltı suyu kaynakları kurudu... Borlu suya mahkum kalan ağaçlar çürüdü. Ziraat Odası Başkanı bile aldı baltayı eline, bahçesini dümdüz etti... Ortada bir gerçek var ki, "kentin oksijen deposu, akciğeri" artık kanser oldu.
Bu gürültü patırtı arasında, sahil boyunca derme çatma kafeteryalar, restoranlar dizildi. Önceki yıllarda kılıfına, kitabına uyduranlar dev gökdelen dikti. Hemen sınırındaki, kanuna, nizama, devlete saygılı olan komşusu arazilerin sahipleri çivi bile çakamadı...
Bir nevi dürüstlüğün faturasını ödedi...
Şehrin orta yerinde atadan deden kalma araziler, "turizm alanı", "tarım alanı", "doğal sit alanı" ilan edildiği, yapılaşmaya kapalı tutulduğu için kiminin elinden yok pahasına gitti...
***
Ama artık görünen o ki, vatandaşlar da, şirketler de Tarım Bakanlığı'na başvurup, toprakların tarımsal vasfını kaybettiğine dair raporlar alıyor, belediyenin kapısına dayanıyor:
- Benim arazimi imara aç...
Bir yandan da çevreciler bas bas feryat ediyor:
- İzmir'in her yerini ranta kurban etmedik mi? Hiç değilse son yeşil İnciraltı'na el sürülmesin...
Mağdurlar ise isyan ediyor:
- El cebinden çevrecilik kolay... Burada siçin mülkünüz var mı? Varlık içinde sefalet çekiyoruz...
***
İşte bu toz duman içinde, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, "Gelin hep beraber bir çözüm bulalım. Bize de yol gösterin" dedi. Söyleyecek sözü olan herkesin katılabileceği, 9-12 Kasım arasında bir forum düzenlendi.
Toplantının ilki, Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi'de yapıldı.
Sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, bölgedeki mahallerin muhtarları, mal sahipleri, İnciraltı'nı masaya yatırdı. Herkes düşüncesini ifade etme fırsatı buldu. Öneriler ortaya atıldı. Bilimsel görüşler ifade edildi.
Toplantılar üç gün daha sürecek..
Hedef, meseleyi ortak akılla çözmek...
Umarız, sonuç getiren bir başlangıç olur...
İzmir bunu başarmalı...
Burada bir zamanlar mandalina bahçeleri vardı. Yeraltı suyu kaynakları kurudu... Borlu suya mahkum kalan ağaçlar çürüdü. Ziraat Odası Başkanı bile aldı baltayı eline, bahçesini dümdüz etti... Ortada bir gerçek var ki, "kentin oksijen deposu, akciğeri" artık kanser oldu.
Bu gürültü patırtı arasında, sahil boyunca derme çatma kafeteryalar, restoranlar dizildi. Önceki yıllarda kılıfına, kitabına uyduranlar dev gökdelen dikti. Hemen sınırındaki, kanuna, nizama, devlete saygılı olan komşusu arazilerin sahipleri çivi bile çakamadı...
Bir nevi dürüstlüğün faturasını ödedi...
Şehrin orta yerinde atadan deden kalma araziler, "turizm alanı", "tarım alanı", "doğal sit alanı" ilan edildiği, yapılaşmaya kapalı tutulduğu için kiminin elinden yok pahasına gitti...
***
Ama artık görünen o ki, vatandaşlar da, şirketler de Tarım Bakanlığı'na başvurup, toprakların tarımsal vasfını kaybettiğine dair raporlar alıyor, belediyenin kapısına dayanıyor:
- Benim arazimi imara aç...
Bir yandan da çevreciler bas bas feryat ediyor:
- İzmir'in her yerini ranta kurban etmedik mi? Hiç değilse son yeşil İnciraltı'na el sürülmesin...
Mağdurlar ise isyan ediyor:
- El cebinden çevrecilik kolay... Burada siçin mülkünüz var mı? Varlık içinde sefalet çekiyoruz...
***
İşte bu toz duman içinde, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, "Gelin hep beraber bir çözüm bulalım. Bize de yol gösterin" dedi. Söyleyecek sözü olan herkesin katılabileceği, 9-12 Kasım arasında bir forum düzenlendi.
Toplantının ilki, Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi'de yapıldı.
Sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, bölgedeki mahallerin muhtarları, mal sahipleri, İnciraltı'nı masaya yatırdı. Herkes düşüncesini ifade etme fırsatı buldu. Öneriler ortaya atıldı. Bilimsel görüşler ifade edildi.
Toplantılar üç gün daha sürecek..
Hedef, meseleyi ortak akılla çözmek...
Umarız, sonuç getiren bir başlangıç olur...
İzmir bunu başarmalı...
