İçim yanıyor!
Yazar: Sabriye Mercan Bolulu
Aslında gündemimde başka şeyler vardı. Hafta sonunda planlamıştım. Ama bir kez daha anladım ki hiçbir şey elimizde değil.
Cumartesi gününden kısa bir özet yapacaktım: Bütün kızlar toplandık ama üç ufaklık bizi nasıl dağıttı, diye anlatacaktım.
Bu nedenle meydanda değil televizyonda izlediğim Kurtuluş Günü etkinliklerinden birkaç gözlemimi aktaracaktım.
Sadece temmuz ayında 25 ÅŸehit veren bir ülkede, anne-babaların yüzüne karşı, “Askerlik yan gelip yatma yeri deÄŸildir” gibi ne bir baÅŸbakana, ne bir babaya, ne de bir insana yakışabilecek bir sözü söyleme gafletinde bulunan Recep Tayip ErdoÄŸan’ın Ä°zmirliler önünde en azından “özür dileyerek” niye günah çıkarmadığını soracaktım.
Ä°zmir’i bayraklarla donatan Ticaret Odası Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Ekrem DemirtaÅŸ’ı kutlayacak ama bayraklarda neden amblem kullandığını anlamadığımı, kente karşı duyarlılığında ne kadar samimi olduÄŸunu gösterecek bu fırsatı niye deÄŸerlendiremediÄŸini anlamaya çalışacaktım.
Vatan Gazetesi’nin birinci sayfasını hazırlayan editöre, manÅŸetin üstünde kullandıkları Ä°zmir fotoÄŸrafının neden ters basıldığını, bayraklardaki ayla yıldızın baÅŸka yöne baktığını nasıl göremediklerini soracaktım.
“Ä°lk gün gibi…” oldukça entelektüel, halka ulaÅŸmayan temayı saymazsak, ekranda gördüğüm kadarıyla baÅŸarılı bir senaryo yazan Sevgili Haluk Işık’ı ve BaÅŸkan Aziz KocaoÄŸlu’nu da kutlayacak ama geçit töreni sırasında belediye kortejinde yer alan pankartta koskocaman fotoÄŸrafının yer almasına niye izin verdiÄŸini anlayamadığımı belirtecek, böyle bir halkla iliÅŸkiler yönteminin baÅŸkana nasıl zarar verdiÄŸini anlatmaya çalışacaktım.
Ama hepsi bir anda çöp oldu.
Annemin hastalığıyla korktuÄŸumuz pazar akÅŸamının sonunda, televizyon ekranında uyur uyanıklık arası birkaç salise fotoÄŸrafını gördüm Tarık Sarı’nın. Kısa bir süre sonra nasıl feci bir kaza geçirdiklerini, otobanda ters yönde giden, farlarını yakmayan, sarhoÅŸ bir katilin kamyonuyla çarpışan gazete aracının ne hale geldiÄŸini gördüm.
Kulaklarımda, zaman zaman dertleÅŸirken sık sık kullandığı, “Ah be ablacım!” diyen sesi yankılandı, gözümün önüne hayatta dokunduÄŸum ilk -ve hala tek- köpek Linda’nın görüntüsü geldi.
Ä°nsan gidene çok üzülüyor, içi acıyor ama “geride kalma”nın ne demek olduÄŸunu bilenler bilir, geride kalan için de yanıyor.
Tarık Abi, bu elim ölümüyle geride pek çok acılı yürek bıraktı, eminim. Ama benim aklım en çok Linda’da… Linda’nın “geride kalan” olarak ne hissettiÄŸini bilmiyorum ama bir insan olsaydı yaÅŸam sebebini yitirdiÄŸini düşüneceÄŸine hiç kuÅŸkum yok.
… ve Tarık Abi’yle beraber kazada yaÅŸamını yitiren ÅŸoför Hamdi Çakır’a rahmet, geride kalanlara baÅŸsaÄŸlığı dilemekten baÅŸka bir ÅŸey gelmiyor elimden.
İnsanlarını bu kadar kolay ölüme yollayan bir ülkede çocuk büyütüyor olmanın acısıyla kavruluyorum.